4 Aralık 2014 Perşembe

Aralık Ayı Promosyonu

100 TL' LİK SİPARİŞİNİZE AŞAĞIDAKİ 5 ÜRÜNDEN 1'İNİ; 150 TL'LİK SİPARİŞİNİZE AŞAĞIDAKİ 5 ÜRÜNDEN 3'ÜNÜ SEÇEBİLİRSİNİZ.
* İYİ GÜNLERDE KULLANIN. *

ARGAN YAĞLI NEMLENDRİCİ LOSYONBANYO-WC TEMİZLEYİCİ 1000 ml.ÖZEL YAĞ ÇÖZ 1000 ml.DUŞ JELİ 1000 ml.ÜTÜ SPREYİ (500 ML)
ARGAN YAĞLI NEMLENDİRİCİ LOSYON
100 ML
BANYO WC
1000 ML.
YAĞÇÖZ
1000 ML.
DUŞ JELİ NORMAL
1000 ML.
ÜTÜ SPREYİ 
500 ML.
48,00 TL18,00 TL18,75 TL18,75 TL16,50 TL

Elma Kokulu Bulaşık Sıvısı

BULAŞIK SIVIMIZIN ELMA KOKULUSU SATIŞA SUNULMUŞTUR.

236 KODU İLE SİPARİŞLERİNİZE EKLEYEBİLİRSİNİZ.

23 Kasım 2014 Pazar

Öğretmenler Gününe Özel Promosyon


BİZLERİ YETİŞTİREN FEDAKAR ÖĞRETMENLERİMİZİN ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLAR
VE
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNE ÖZEL;
23.11.2014 PAZAR GÜNÜ KENDİSİ GİRENLERDE DAHİL OLMAK ÜZERE 24.11.2014 SAAT:23:59'A KADAR TEK 150 TL'LİK SİPARİŞİNDE 5 PROMOSYONUMUZDAN 4'Ü BİZDEN SİZE HEDİYEDİR...
  
İYİ GÜNLERDEN KULLANIN.



NOT:PROMOSYONLAR MEVCUT PROMOSYONLAR OLAN GENEL TEMİZLİK, SIVI SABUN, MASAJ KREMİ, ODA SPREYİ (BAHAR ESİNTİSİ) VE TERMAL ÇAMUR'DUR.

9 Kasım 2014 Pazar

Nar Lekesi Nasıl Çıkarılır?








Nar lekesinin çıkmayan bir leke olduğu geçmişten günümüze kadar dile getirilmiş olsada Ersağ Damla Konsantre bu ön yargıyı tek başına yıkmayı başarmıştır. Bizzat tarafımızdan yapılan deneyde nar lekesinin de artık çıkarılabilir olduğunu gözler önüne sermiştir.









7 Kasım 2014 Cuma

Şok Kampanyayı Başlatıyoruz

Bugüne kadar Ersağ ailesi tarafından birçok kez yapıldı ancak, sanırım böyle kampanya ilk defa yapılıyor. Kampanyanın öyle ahım şahım şatafatlı bir detayı yok. Çok basit, yapacağınız tek şey ilk etapta sponsorluğumuz üzerinden üye olmak. Daha sonra;

1. Minimum 150 TL.lik sipariş vererek aktifleşmek.

2. Kendi sponsorluğunuza bağlı 3 üye kaydedip 1 nci maddedeki gibi aktifliğini sağlamak. Tüm şartlar yerine geldikten sonra gelelim kazanacağınız hediyeye!!!


İşte kazanacağınız hediye...

Evet yanlış görmediniz,

ŞARTLARI YERİNE GETİREN HERKESE TAM TAMINA       1 ADET ÇEYREK ALTIN HEDİYE EDİYORUZ.

AİLE BÜTÇENİZE KATKIDA BULUNURKEN 1 ADET ÇEYREK ALTINDA BİZDEN SİZE HEDİYE.

ÜSTELİK ÇEKİLİŞ YOK...KURA YOK...




Kasım Ayı Promosyonu

100 TL' LİK SİPARİŞİNİZE AŞAĞIDAKİ 5 ÜRÜNDEN 1'İNİ; 150 TL'LİK SİPARİŞİNİZE AŞAĞIDAKİ 5 ÜRÜNDEN 3'ÜNÜ SEÇEBİLİRSİNİZ.
* İYİ GÜNLERDE KULLANIN. *

CLEAN BALL MASAJ KREMİ 200 ml.ERSAĞ TERMAL ÇAMUR 200 MG
SIVI EL SABUNU 1000 ml.
GENEL TEMİZLİK  1000 ml.ODA SPREYİ (BAHAR ESİNTİSİ) 500 ml
MASAJ  KREMİ
200 ML
TERMAL ÇAMUR
200 ML.
SIVI EL SABUNU
1000 ML.
GENEL TEMİZLİK
1000 ML.
ODA SPREYİ (BAHAR ESİNTİSİ)
1000 ML.
37,50 TL27,50 TL18,00 TL16,00 TL15,00 TL

28 Ekim 2014 Salı

100 Ml. El Temizleme Jeli Çıktı

EL TEMİZLEME JELİMİZ, 100 ML LİK YENİ BOYU VE GÖRÜNÜMÜ İLE SATIŞA SUNULMUŞTUR. 233 KOD NUMARASI İLE SİPARİŞLERİNİZE EKLEYEBİLİRSİNİZ.

9 Ekim 2014 Perşembe

Bebek Yağının Zararları

Bebek yağı mineral yağdan yapılmıştır. Mineral yağı, bitkisel kaynaklı olmayan ve petrolden elde edilen sentetik bir maddedir ve bedenimize tamamen yabancıdır.
Evet yanlış duymadınız. Bebek yağları ham petrolden ve gazdan elde ediliyor. Ve aynı zamanda vazelin, bebek losyonları ve şampuanları da mineral yağ içermektedir..! 




Peki neden bu yağı bebek yağı olarak lanse edip, bebeklerimize sürmemiz gerektiğini ve cilde çok iyi gelip nemlendirdiğini söylerler ki..?
Çünkü mineral yağı çok kolay elde edilen ve çok ama çok ucuz bir üründür. Dürüst olmak gerekirse, mineral yağ içeren bebek yağları sağlığımıza zararlıdır…
Mineral yağı, cildimize sürdüğümüzde, cilt üzerini ince bir tabaka olarak kaplar. Emilmesi çok zordur ve bu yüzden, yani emilemediği için yağlı yağlı kalırız ve zannederiz ki cildimiz çok nemlendi..! Halbuki gözeneklerimiz tıkanmıştır ve toksinlerin cilt yoluyla atılımı engellenmiştir…
Cildimiz terleme yoluyla toksinleri dışarı atarak bedenimizin detoks yapması açısından çok önemli bir rolü üstlenmiştir. Eğer gözenekler bloklanırsa yani tıkanırsa toksinler bedenimizde daha uzun süre kalır. Cildimiz üzerinde ince bir tabaka oluşturan ve hemen emilemediği için gözenekleri tıkayarak toksinleri atmamızı engelleyen bebek yağı en sonunda emildiğinde, mineral yağı karaciğer tarafından parçalanır ve bağırsaklardan geçer.
Mineral yağı, bağırsaklarda bulunan yağda çözünür vitaminleri absorbe eder yani yutar, emer. Kısacası organik ve sağlıklı beslenip, vitamin destekleri alsanız da,cildinize sürdüğünüz petrol içerikli mineral yağ sayesinde, hepsi boşa gider çünkü bedeniniz bunlardan faydalanamaz..!

Ayrıca mineral yağın akciğerlere, sinir sistemine, cilde zarar verdiği, erken yaşlanmaya sebep olduğu da iddialar arasındadır.
Kanserden Koruma Koalisyon’unun 2002 yılında yaptığı tarafsız bir araştırma, losyon, şampuan ve sabun gibi hijyen ve kozmetik ürünlerinin halk sağlığını tehdit ettiğini ve hatta sigaradan daha yüksek risk taşıdıklarını söylemektedir. Mineral yağ gibi petrol içerikli kimyasalların kullanıldığı bu ürünler kesinlikle kullanılmamalıdır…
Farkında olalım ve kullandığımız ürünleri bilinçli seçelim. Unutmayın cildinize sürdüğünüz herşey iç organlarınızı ve sağlığınızı doğrudan etkiler.
Kaynak: theholisticmama.com, www.herballuxuries.com

Koltuk Altı Roll-On ve Deodorantlarına Dikkat!!!



Hayatımız  neredeyse  kanserojen materyaller ile çevrelenmiş durumda.Tükettiğimiz  gıdalardan tutun da kullandığımız eşyalara kadar  her şeyin içerisinde kanserojen yapan toksinler bulunuyor. Son yıllarda özellikle yükselen bir periyot  gösteren kanser hastalığı , ne yazık ki  tüm tehlikeleriyle  yanı başımızda  gardını almış , zayıf anımızı kolluyor. Farkında olmadan sürekli  vücudumuza  depoladığımız kansere alt yapı hazırlayan toksinler , gün be  gün birikimlerini arttırıyor ve  bizler  farkında  bile değiliz.Artık teknolojinin  bu kadar  ilerlediği bir  dönemde  bilinçli olmanın ve toksin içeren ürünlere, gıdalara ve markalara karşı tepki vermenin zamanı geldi…

   Hiç bir şey sağlığımızdan daha değerli değildir.
Günlük yaşantımızda en çok karşılaştığımız  sıkıntılardan birisi, aşırı terleme ve terlemeyle birlikte ortaya çıkan ter kokusudur. Terlemenin yanı sıra ter kokusu özellikle hem bireyi hem de  çevresindeki diğer  bireyleri rahatsız  etmektedir.Bunun çözümü olarak  roll-on ve deodorantlar  üretilmiştir. Ter kokusunu  tamamen ortadan kaldıran , terleyen bölgeye kuruluk kazandıran bu roll-on ve deodorantların kanserojen toksinler içerdiğini biliyor muydunuz ?
Deodorant olarak tek bildiğimiz sıkıştırılan gazların ozon tabakasına  verdiği zararlardı. Doksanlı yıllardan bu yana sürekli ozon tabakasına verdiği zararlar  ön planda  tutulmuş ve  ardından roll-on lar üretilmişti. Fakat ozon tabakasının da ötesinde  insan sağlığına verdiği zararlardan bahseden hiç olmadı. İnsan  sağlığından daha önemli bir şey  var mı dünya da ?
Sorularımızın yanıtlarını kendimiz  bulalım ve  sonrasında  kanserli hastaların dokularında bulunan kansorojen maddeler ile karşılaştıralım. Karşımıza çıkan tablonun hepimizi ürküteceğinden eminim…
Re. marka roll-on ‘un içindekiler :Aqua , Alüminyum Zirconium Pentoclorohydrate ,Helianthus Annuus (Sunflower ) Seed oil , Glycerol ,Benzyl alkol …..
A.marka deodorant’ın içindekiler: Butane (Metal bidonlar içinde az bir basınç altında sıvılaşan, yakıt olarak yararlanılan HC formülündeki hidrokarbür gazı. ) Achol Denat , Propylene glycol , Linalool , Carboxamide , Alpha-ısomethyle ıonone , vanlylyl butyl ether , butyl alcohol …..
İçindekiler kısmını görürüz ama  hiç incelemek aklımıza  gelmez. Oysa ki roll-on deodorant  pazarında yer alan tüm ürünlerin içerisinde alüminyum var. Alüminyumun gözenekleri tıkama özelliğine sahip olmasından dolayı bu ürünlerin içerisinde yer  aldığı bilinmektedir.Bayan ürünlerinde  bu oran %20 lerdeyken  erkeklerin kullandığı ürünlerde  bu oran daha fazladır. Bunun nedeni erkelerin bayanlara göre  daha fazla ter üretmesidir.
Alüminyumun zararlarına gelecek olursak eğer  , yapılan bir çalışma  bize  tüm gerçeği göstermektedir.“  İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nden Dr. Philippa Darbe de benzer bir sonuca vardı. 20 göğüs tümörünü inceledi ve bunların 18′inde çoğu ter önleyicilerde koruyucu olarak kullanılan parabenler tespit etti. Bilim adamı sonuçları kamuoyuyla şu cümlelerle paylaştı: “Yeni bir çalışma yaptık. Kimyasal olarak 20 tümörün 18′inde paraben tespit ettik. Bu da göstermektedir ki cildimize yaptığımız bazı uygulamalar buna sebep oluyor. En olası adaylar ise deodorantlar, antiperspirantlar (ter önleyiciler), kremler ve vücut spreyleri.” dir. Birçok bilim adamı kanserle alüminyum arasında önemli bir ilişki olduğunu iddia ediyor. Çünkü bu metal DNA’yı bozuyor. DNA kırılması da kansere yol açıyor.
 Bir  başka  durum ise  kadınların doğasında  bulunan östrojen hormonunun göğüs kanserine neden olmasının yanı sıra  vücuda  girebilecek östrojik maddelerinde  göğüs kanserini  tetiklemesidir. Bu tip maddelerden birisi de Alüminyum Chlorohydrate  adlı kimyasaldır. Yapılan klinik çalışmaları  deneyler, Aluminium Chlorohydrate benzeri alüminyum içeren kimyasalların vücutta östrojen benzeri etki oluşturarak hormonel dengeyi bozabileceğini, hücrenin genetik yapısının değişimine sebep olabileceğini ve bunun da  göğüs kanserine yol açabileceğini göstermiştir. Ayrıca Aluminium Chlorohydrate deri tarafından kolaylıkla emilmekte ve vücuda girebilmektedir. Eğer ten traşlı ve temiz ise Aluminium Chlorohydrate’ın vücuda giriş hızının daha da arttığı düşünülmektedir. Aluminium Chlorohydrate içeren deodorantların kullanımı uzun yıllar devam edince kanser riski de o oranda artmaktadır.
Bir diğer  çarpıcı sonuç ise tüyleri diken diken edecek türden, ne yazık ki !
“Kanser vakalarındaki artışın istatistiklerde belirginleşmesinden sonra Aluminium Chlorohydrateiçeren deodorantlar incelenmeye başlanmış; çünkü  klinik çalışmalarda, Aluminium Chlorohydrateiçeren deodorantların uygulandığı koltuk altına en yakın bölge olan göğsün üst-dış kısmında kanser tümörünün daha çok oluştuğu gözlemlenmiştir. ”Bu çalışmalar ışığında  anlıyoruz ki roll-on ve  deodorantlar ile vücuda  giren alüminyum koltuk-altına  en yakın olan göğüs  bölgesinde  birikmekte ve  kansere neden olmaktadır.
Deodorant  ve roll-on’ların içerisinde  yalnızca  alüminyum zararlı değil, içinde  ki çoğu kimyasal hemen hemen kanserojen özelliğe sahip ,şöyle ki  ethylparaben , butylparaben , benzlparaben , methylparaben  gibi kimyasallar petrolden elde  edilmektedir. Bu ürünler  deodorant veya roll-on üretiminde saf su ile karıştırılarak raf ömrü uzatılıyor fakat bu ürünler  özellikle bayanlarda  östrojenik özellik gösterdiğinden  vücutta  artan östrojen miktarı ile göğüs kanseri riski de  artıyor.
Ne  yazık ki farkında olmadan yıllarca roll-on ve deodorant kullanarak hem vücudumuza  alüminyum depoladık hem de östrojen miktarını arttırarak göğüs kanseri riskini de  arttırdık. Avrupalı bilinçli tüketiciler  bu zararların farkına vardığı için Avrupa da parabenler ve alüminyumun bu tür ürünler de kullanılması yasaklanmıştır. İçeriğinde paraben ,saf su ile üretilmemiş yağ bazlı ve alüminyum içermeyen ürünler üretilmeye başlanmıştır.
Bilinçli toplum, sağlıklı yaşam demektir , bunun en iyi örneğini Avrupalı halklardan görüyoruz. Teknolojinin  gelişmesi ile  bizler de bir çok bilgiye  ulaşarak bilinçleniyoruz.
Bu ürünleri hepimiz tüketiyoruz  ve  içeriğindeki maddelerin neler olduğunu ve  nasıl etkileri olduğunu bilmeden. Bu ürünleri hamile bayanların kullandığı da aşikardır. Hamilelikle birlikte her şeyin anneden bebeğe geçtiğini düşünecek olursak özellikle hamile bayanların bu konuda  daha dikkatli olması ve  bu tür ürünleri kullanmaması gerekmektedir. Aksi takdirde kolaylıkla deriden vücuda geçen alüminyum dünyaya gelmemiş bebeğin vücudunda da birikmeye başlayacaktır.
Sağlıklı yaşam ve  kansere karşı korunmak için kanserojen içeren kimyasallardan ve doğal yolla üretilmemiş gıdalardan uzak durmamız gerekiyor. Çocuğumuz  ve  bizlerin sağlığı için hepimiz el ele  verip sağlıklı ürünleri tüketip ,diğer ürünlerin kullanımını  durdurmalıyız. Satışı olmayan kanserojenler  bir müddet sonra üretimden elbette kalkacaktır. Biz bilinçli olursak eğer üretici de bunu dikkate alacaktır.
Lütfen kullandığınız  roll-on ve deodorantların içeriğini kontrol edin ve  kendinizi zehirlere karşı koruyun. Çocuklarınızın ve  ailenizin sizlere  ihtiyacı olduğunu ve hayatın yaşamaya değer olduğunu unutmayın…
Kaynak:
Dr.Phlippa Darbre                                                 
University of Reading, İngiltere
Hücre ve Moleküler Biyoloji Departmanı
Kanser Araştırmaları Merkezi
Darbre PD., Aluminium, Antiperspirants and Breast Cancer.
                        Journal of Inorganic Biochemistry 2005; 99(9):1912-1919
Darbre PD., Underarm Cosmetics and Breast Cancer
                        Journal of Applied Toxicology 2003; 23(2):89-95
http://www.cancer.gov/cancertopics/factsheet/Risk/AP-Deo
http://www.lanaturel.com/products_TR.asp?id=454&mdid=14
http://www.izafet.com/saglik/475743-ter-kokusunu-giderirken-kanser-olmayin.html#ixzz1vrfss51L

3 Ekim 2014 Cuma

Argan Yağı Nedir? Faydaları Nelerdir?



Argan, Afrika kıtasının kuzey bölgesinde yer alan Fas’ta yetişen bir ağaç türüdür. Argan yağı ise, bu ağacın tohumlarından çıkarılan yağdır. Bu bölgede argan yağı, çok eski zamanlardan itibaren sağlık amaçlı olarak yemeklerde kullanılmış ve hala da kullanılmaya devam etmektedir. Günümüz dünyasında sağlık faktörünün ne kadar önemli noktaya geldiği düşünüldüğünde, argan yağı da paralel olarak önemini artırmaktadır. Argan ağacı, ülkemizin konumu itibariyle ülkemizde yetişmediği için, argan yağının bilinirliliği pek yoktur. Fakat, bu yağ özellikle kadınların hayatında önemli bir yer tutar. Çünkü güzellik için kullanılmakta olan kozmetik ürünlerinin hepsinde, argan yağı kullanılmaktadır. Faslı bayanlar onun “Sıvı Altın” olduğunu söylüyor. Kuzey Afrika’nın gelişmiş ülkeleri arasında bulunan Fas’ta yetişen Argan bitkisi tıpta “Argania Spinosa” olarak tanımlanıyor ve birçok güzellik uzmanı tarafından tedavilerde kullanılıyor.

 Argan yağının yararları nelerdir?

Argan yağı, üretildiği ağacın dünya üzerinde tek bir yerde yetiştiğinden dolayı oldukça kıymetli bir yağdır. Üretim aşaması ise, çok zahmetlidir. Argan yağı, içerisinde E vitamini içerir. Bu vitamin, cildin kurumasını engeller, cildi nemlendirir ve de cilt hücrelerini yenileme fonksiyonunda bulunur.

Argan ağacından elde edilen ve tamamıyla doğal olan argan yağı, cilt, tırnak, el, ayak, yüz ve saç için faydaları olan bir yağdır. Kırışıklık sorununa oldukça iyi gelen bu yağ, böyle bir sorunu olanlar için mükemmel bir fırsattır.  Ayrıca bu yağ, saçlarda kullanıldığı takdirde saçların çok canlı ve parlak görünmesini sağlamakta ve aynı zamanda saçlarda meydana gelebilecek kırıkları engellemektedir.
Sağlık ve güzellik açısından oldukça önemli faydaları bulunan argan yağı, doğru bir şekilde kullanıldığı takdirde güzellik kavramına çok büyük artılar katmaktadır.
Kozmetik üretiminde de gözde maddeler arasında yer alan argan yağı, ciltteki sebum üretimini de ciddi bir oranda düşürüyor.

Cilt kuruluğunu önleyen ve ince çizgileri dolduran argan yağı, yağlı ciltler için de umut veriyor. Bir araştırmada, argan yağı içeren kremlerin sebum üretimini yüzde 42 düşürdüğü gözlemlenmiştır.

Özellikle saç bakımında kimi otoriteler bu yağın devrim niteliğinde olduğunu söylüyorlar.

2 Ekim 2014 Perşembe

ECOCERT Belgesi


ORGANİK VE DOĞAL KOZMETİK

 Organik ve Doğal kozmetik ürünleri, içeriğinde hiçbir zararlı kimyasal barındırmayan, üretim aşamasından paketleme aşamasına kadar kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından denetlenip sertifika verilen ürünlerdir.
ECOCERT doğal ve organik kozmetik ürünleriniz için standart geliştiren ilk sertifikasyon kuruluşudur. Tüketiciye çevre ve sağlık dostu bir kozmetik ürün sunulmasını hedefleyen ECOCERT standardının temel ilkeleri;

1. Kozmetik ürünün; yenilenebilir kaynaklardan elde edilen malzemelerden ve çevre dostu işlemlerle üretilmesi

  • GMO, paraben, phenoxyethano, nano partiküller, silikon, PEG sentetik parfüm ve boyalar, hayvan kaynaklı maddeler (hayvanlardan süt, bal gibi doğal yollarla elde edilen ürünler haricinde) içeremez.
  • Biyolojik olarak parçalanabilen ya da geri dönüştürülebilir ambalajlar kullanılmalıdır.

2. Organik tarımdan elde edilen doğal içerikler, sertifikasyonun gerçekleştirilebilmesi için  minimum eşikte olmalıdır

Ecocert Standardı, her iki etiket için (doğal ve organik ), toplam içeriğin %95'inin doğal kaynaklı olması gerektiğini bildirir.


  • Doğal ve organik kozmetik etiketi:logo-organic-cosmetics
    Formülde yer alan tüm bitkisel kaynaklı içeriklerin minimum %95 , tüm katkı maddelerinin ise %10 oranlarında olması gerekmekte ve ağırlıklı olarak organik tarımdan elde edilmiş olmalılardır


  • Doğal kozmetik etiketi:logo-natural-cosmetics
    Formülde yer alan tüm bitkisel kaynaklı içeriklerin minimum %50 , tüm katkı maddelerinin ise %5 oranlarında olması gerekmekte ve ağırlıklı olarak organik tarımdan elde edilmiş olmalılardır.


3. İşletme denetimi Ecocert denetçisi tarafından gerçekleştirilir.

BU BELGEYE SAHİP TEK FİRMA ERSAĞ TEMİZLİK VE KOZMETİK ÜRÜNLERİ LTD.ŞTİ. DİR.

1 Ekim 2014 Çarşamba

Ekim Ayı Promosyonu

100 TL' LİK SİPARİŞİNİZE AŞAĞIDAKİ 5 ÜRÜNDEN 1'İNİ; 150 TL'LİK SİPARİŞİNİZE AŞAĞIDAKİ 5 ÜRÜNDEN 3'ÜNÜ SEÇEBİLİRSİNİZ.
* İYİ GÜNLERDE KULLANIN. *

TÜY AZALTICI LOSYONFORMA SOKUCU&ŞEKİLLENDİRİCİ DUŞ JELİ 1000 ml
EL-VÜCUT KÖPÜĞÜ (APARATSIZ) 1000 ml.
ÖZEL YAĞ ÇÖZ 1000 ml.BANYO-WC TEMİZLEYİCİ 1000 ml.

TÜY AZALTICI LOSYON
200 ML

FORMA SOKUCU DUŞ JELİ
1000 ML.

APARATSIZ SIVI EL KÖPÜĞÜ
1000 ML.

YAĞ ÇÖZ
1000 ML.

BANYO WC
1000 ML.
38,00 TL28,00TL21,00 TL18,75TL18,00 TL

29 Eylül 2014 Pazartesi

Evsel Kimyasal Maddeler

Bilim ve Teknik Kasım 2011

Bu kimyasal maddelerle ilgili daha önce yapılan çalışmaların çoğu hayvanlar üzerinde gerçekleştirilmiş ve insanlarda da benzer etkileri olacağı öngörülmüş. Üreme, kimyasal maddelere maruz kalınması sonucunda etkilenen biyolojik olguların ilk başta geleni olabilir, çünkü üreme sisteminin bozulması hayli kolaydır. Düşük de çevresel zararlılara maruz kalınması ile ortaya çıkan etkilerin bir sonucu olabilir. Şu soruları da sorabiliriz: Bu kimyasal maddelerin gelecek nesillere etkileri nedir? Hormonları bozucu ajanların gelecek nesillerin üremesi üzerinde de etkileri olduğunu biliyoruz. Bu durum, annenin o maddelere maruz kalması sonucu mu ortaya çıkıyor? Yapılan yeni bir çalışmada, yine pek çok evsel üründe ve kozmetikte bulunan bir kimyasal maddenin kadınlarda doğurganlığın azalmasıyla bağlantısı olduğu gösterilmiş. Araştırmacılar 1000’den fazla hamile kadın üzerinde inceleme yapmış ve kanlarında yüksek seviyelerde perfloro kimyasalları (PFC’ler) bulunan kadınların çok daha zor gebe kaldığını göstermişler. PFC’ler suya, kire veya yağa dayanıklı tekstil ve deri üretiminde kullanılıyor. Ayrıca tırnak cilaları, diş macunları ve cilt nemlendiriciler gibi kişisel bakım ürünlerinde de bulunuyorlar. Kimyasal maddeler bozunmaya karşı dayanıklılar, çevrede ve vücutta yıllarca kalma eğilimindeler. PFC’lerden özellikle önemli olanları, PFOS ve PFOA olarak bilinen perflorooktan sülfonat ve perflorooktanoat.
PFOS’lar ve PFOA’lar hayvanların karaciğerlerinde, bağışıklık ve üreme sistemlerinde görülen zehirli etkilerle ilişkilendirilmiş. Çok sayıda çocuğu olan kadınların kanlarında az sayıda çocuğu olan kadınlarda olduğundan daha düşük PFOS ve PFOA bulunduğu gösterilmiş.Günümüzde hemen hemen her evde ortalama 15-50 litre zararlı madde bulunuyor ve genellikle 60’tan fazla zararlı ürün de kullanılıp depo ediliyor. Örneğin evsel temizleyiciler, otomotiv ürünleri,boyalar, çözücüler, böcek öldürücüler,kozmetikler. Evde gerçekleşen zehirlenme olaylarının % 50’si beş yaşın altındaki çocuklarla ilgili. Yapılan çalışmalar uyarı etiketlerinin yetersiz olduğunu gösteriyor. Bazı etiketler yanlış ilk yardım bilgisi,bazıları eksik bilgi içeriyor, bazıları ise aslında olmayan tehlikelere dikkat çekiyor. Çok kullanılan 15.000 kimyasal  maddeden yaklaşık % 75’i için henüz zehirlilik testi yapılmamış. ABD Çevre Koruma Ajansı’nın çalışmaları, hava kirleticilere maruz kalma oranlarının iç ortamlarda 2-5 kat arttığını, bazen de dış ortamlara
göre 100 kat fazla olduğunu göstermiş. Ortalama bir evde bulunan 150’den fazla kimyasal madde alerjilere, doğum kusurlarına, kansere ve psikolojik bozukluklara neden oluyor. Temizleme ürünleri ve diğer evsel ürünler başlıca sorumlular arasında. Bunların yanı sıra kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasal maddelerin 884’ü zehirli, 146’sı tümöre yol açıyor, 218’i üreme bozukluklarına, 314’ü biyolojik mutasyona, 376’sı deri ve göz tahrişine neden oluyor. Son 20-30 yıldır daha zehirli kimyasal maddeler hayatımıza daha da fazla girdikçe,vücudumuzdaki yağ dokusunda biriken zehir seviyesi artıyor. Biyobirikim çalışmaları bazı zehirlerin yaşamımız boyunca vücudumuzda biriktiğini gösteriyor. Birikim genç yaşlarda başlıyor ve nadir görülen rahatsızlıklara giderek daha sık rastlanıyor. Örneğin böcek öldürücülerin evsel ürünlerin bileşimlerine girmesiyle çocukluk kanserlerinde % 28 artış gözlenmiş. On yıl içinde astım vakalarında % 42 artış gözlenmiş. Çocuk doğmadan önce bahçede veya evde zararlı organizma öldürücüleri kullanan ailelerin çocuklarında lösemi görülme riski daha yüksek.


Çevresel Zararlılar

Fosfatlar: Fosfatlar suyu yumuşatmak için kullanılan minerallerdir. Çok etkili temizleyiciler olmalarına karşın gübre olarak da etki gösterirler. Boşaltıma karışan temizlik maddelerinin içindeki fosfatlar nehirlere, göllere, denizlere ve okyanuslara ulaşır. Özellikle göllerde ve nehirlerde alglerin hızla çoğalmasına ve su kirliliğine yol açarlar. Fosfatlar atıksu arıtma işlemi sırasında özel kimyasal maddelerin ilavesiyle uzaklaştırılabilir, ancak bu pahalı bir işlemdir. Birçok ülke evsel deterjanlarda ve diğer bazı temizlik maddelerinde fosfatların kullanılmasını yasakladı. Bulaşık makinesi deterjanları genellikle fosfat kısıtlamalarının dışındadır, bilinen birçok marka fosfat içerir, ancak fosfat içermeyen alternatif ürünler de var. Elde yıkama deterjanlarında ise fosfat bulunmuyor.

Petrol temelli içerikler: Birçok temizleyicinin temel bileşeni, yüzey aktif madde adı verilen deterjanın  kendisidir. Birçok yüzey aktif madde petrol temellidir. Bazı ürünler içeriklerinin Hindistan cevizinden veya başka bitkisel yağlardan oluştuğunu iddia ediyor. Tamamen petrolsüz yüzey aktif madde yapmak mümkün, ancak birçok yüzey aktif madde, bitkisel olduklarını iddia edenler de dâhil, kısmen de olsa petrol kaynaklı. Bitkisel yağların en önemli avantajı yenilenebilir kaynaklar kullanılarak üretilmiş olmaları. Petrol kısıtlı bir kaynak ve rafine etme işlemleri kirlilik yaratıyor. Bu kirlilik, bitki yağları üretiminde zararlı organizma öldürücü
kullanımı ve diğer etkilerle karşılaştırılabilir. Petrolsüz ürünleri almak için arabanızla kat edeceğiniz uzun yol harcadığınız benzin düşünülürse bu ürünlerin getireceği avantajların önüne geçebilir.

Biyobozunurluk: Temizleyici maddelerdeki  birçok bileşen balıklar ve diğer canlılar için zararlı. Temizleme ürününü kullanıp lavabonuzdan gönderdikten sonra sisteme karışan bu ürünlerdeki bileşenlerin birçoğu su arıtma işlemi sırasında zararsız bileşiklere parçalanmalıdır. Aslında birçok modern temizlik ürünü görece hızla biyobozunacak şekilde tasarlanıyor. Biyobozunur olarak tanıtılan ürünler çevre için diğerlerinden daha mı iyi? Belki de değil. Tüketicinin ürünün biyobozunurluğunu değerlendirebilmesi için gerçekten güvenilir bir yol yok. Bitkisel yağdan yapılmış yüzey aktif maddelerin petrolden yapılmış olanlardan daha biyobozunur olması gerekmiyor. Temizleme amaçlı kullanılan, zayıf biyobozunurluğa sahip petrol kaynaklı sadece bir tek yüzey aktif madde var. Bu madde nonilfenol etoksilat. Temizlik ürünlerinin bileşimini gösteren listede nadiren görülür. Çünkü görürseniz ürünü almak istemeyebilirsiniz. Nonilfenol etoksilatlar ve bunların türevleri olan oktifenil etoksilatlar, saç boyalarında, şampuanlarda ve saç şekillendiricilerde çokça kullanılıyor. Genellikle “nonoxynol” veya “octoxynol” olarak gösteriliyorlar. Nonoxynol-9 sıklıkla spermisid (sperm öldürücü) olarak kullanılıyor.

Klor: Klor son yıllarda birçok çevrecinin ve başkalarının da haklı saldırısına uğruyor. Özellikle organoklor bileşikleri çok tehlikeli ve çevrede uzun süre kalıyor. Birçok evsel temizleyici klorlu beyazlatıcı içeriyor. Klorlu beyazlatıcı veya sodyum hipoklorit, bir organoklor değil, ancak reaktif olduğu ve akciğere ve göze zarar verdiği için tehlikeli. Klorlu beyazlatıcı içeren ürünler genellikle az miktarda organoklorürler de içerir, bunun da hayvanlarda kanser yaptığı gözlenmiştir. Doğal olarak, insanlar üzerinde de aynı etkiyi yapması bekleniyor. Öyleyse klorlu beyazlatıcı kullanmaktan vazgeçmeli miyiz? Şart değil, fakat beyazlatıcı kullanımını en aza indirebiliriz. Görece daha az zararlı beyazlatıcılar da var. Fakat hiçbiri dezenfektan olarak işe yaramaz. Klorlu beyazlatıcı içeren temizlik ürünleri kullanmamak, dezenfeksiyon yapılması gereken durumlarda kloru tek başına kullanmak, daha az tüketim sağlamanın bir yol olabilir.

Evsel Kimyasal Maddelerin Sağlığa Etkileri

Evlerin çoğunda bulunan temizleyiciler genellikle çocukların da ulaşabileceği yerlerde saklanıyor. Ayrıca bazı temizlik maddeleri gıdalara benzeyebiliyor, bazıları da gıdalar gibi kokuyor. Bir evde olabilecek en tehlikeli üç temizleme ürünü şunlar: Lavabo açıcılar, fırın temizleyiciler ve asidik tuvalet temizleyiciler. Bunların çoğunda “TEHLİKELİ” etiketi var. Aşındırıcı ürünler deride ve gözlerde ciddi yanmalara neden olur. Kazara yutulurlarsa iç yanıklara neden olurlar. Bunların birçoğu diğer maddelerle karıştıklarında çeşitli şekillerde tepkimeye girebilir. Bazı pas çözücüler de aşındırıcı özelliktedir. Pek çok temizleyici deriyi ve gözleri tahriş eder. Sadece aşındırıcı ürünler yanıklara neden olur. Aslında evlerde bu tür ürünlerin bulunmasına gerek yok, hepsinin de daha güvenli alternatifleri var. Yutulurlarsa çok tehlikeli olan diğer ürünler ise çözücü içerenler. Gazyağı, yağ temelli boyalar, boya uzaklaştırıcılar ve birçok otomotiv ürünü çözücü içerir. Temizlik ürünlerinin az bir kısmı da çözücü temellidir, örneğin bazı mobilya cilaları, kuru temizleme sıvıları, leke gidericiler ve bazı metal parlatıcılar. Bu ürünler “yutulması zararlı veya ölümcüldür” şeklinde etiketlenmiştir. Çözücü temelli bir ürün yutulduğunda akciğerlere kadar ulaşabilir. Burada akciğer yüzeyini kaplayarak pnömoni benzeri ölümcül bir duruma yol açar. Bazı çözücü temelli bileşiklerin yerine yine aynı işi yapan, su temelli ürünler kullanılabilir. En genel evsel kazalar beyazlatıcı ve amonyak içeren ürünlerin karıştırılması nedeniyle yaşanıyor. Bu şekilde bir kimyasal tepkime gerçekleşir ve “kloramin” adı verilen bir bileşik oluşur. Kloramin gazı akciğerler için hayli tahriş edicidir, öksürük ve tıkanmaya neden olur. Klorlu beyazlatıcı, tuvalet temizleyici ve pas çözücü gibi asitli ürünlerle karıştırılırsa da tehlikeli klor gazı oluşur.
Beyazlatıcı ve amonyak içeren en genel evsel temizleyiciler klorlu çamaşır temizleyiciler ve evsel amonyaktır. Bu ürünler genellikle keskin kokuları sayesinde ayırt edilebilir. Astım, kronik akciğer veya kalp problemleri olanlar bu ürünleri kullanmamalıdır. Zaman zaman bu ürünlerin kuvvetli kokusunu gidermek amacıyla içlerine limon veya başka bir ferah koku eklenebilir. Bu aslında kötü bir uygulamadır. Çünkü kötü koku aynı zamanda o ürünü koklamanın kişiye zarar vereceğini gösteren bir uyarıdır. Koku vericiler genellikle zehirli olarak ele alınmamalarına rağmen birçok insan oda spreyleri, parfümler, yumuşatıcılar ve temizleme ürünlerindeki kuvvetli kokulara tahammül edemez. Yumuşatıcıların ve temizleme ürünlerinin kokusuz olanları da vardır. Oda spreyleri kullanılmamalı, onun yerine kötü kokunun kaynağı bulunarak  ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Sprey kullanmadan, pencereleri açarak da bir odanın havası temizlenebilir. “Yeşil” Ürünler: Son yıllarda ürünlerin çevresel etkilerine göre satın alınması eğilimi var. Bu tip ürünlerin ya zehirli olmaması, çevresel olarak güvenli, zararsız, geri dönüştürülebilir, biyobozunur olması ya da sayılan bu özelliklerin tümüne birden sahip olması beklenir. Unutmayın ki hangi ürün olursa olsun, üretiminin çevreye mutlaka bir etkisi vardır. En iyi ürünler, en az zarar verenlerdir. Alışveriş yaparken şüpheci olun. Genel amaçlı ürünlerden ziyade belirli amaçlara yönelik ürünler tercih edilmelidir. Örneğin “3 gün içerisinde % 90’dan fazla biyobozunur” denmesi, sadece “biyobozunur” denmesinden çok daha fazlasıdır. “Fosfat içermez” denmesi “çevresel olarak güvenlidir” denmesinden daha iyidir. Çelişen özelliklere de dikkat edilmelidir. Ürünün bir yüzünde “zehirli değildir” yazarken diğer yüzünde “buharı zararlıdır” yazıyorsa ortada bir yanlışlık vardır. Sunduğu ürünün içilebilecek kadar güvenli olduğunu söyleyen satıcılara karşı özellikle dikkatli olunmalıdır. Bu nadiren söylenen bir şey olsa da, ağız yoluyla zehirlenme olasılığının düşük olması ürünün zararsız olduğu anlamına gelmez. “Zehirli olmayan” böyle bir ürün var mıdır? Yeterince alırsanız bütün kimyasal maddeler zehirlidir. Genel olarak bir ürün, eğer ölümcül dozu vücut ağırlığı kilogramı başına 5 gramdan büyükse zehirsiz kabul edilir.

Evde bir zehir turu

Alışveriş sırasında yapılacak bilinçli seçimlerle evlere zehirli kimyasal maddelerin girmesi önlenebilir. Evinizde nelerin zehirli olabileceğine dair bir fikriniz var mı? Bir “zehir turu” yapalım: 

Mutfakta: Çok amaçlı temizleyiciler, amonyak temelli temizleyiciler, beyazlatıcı, çelik veya diğer metal parlatıcılar, bulaşık deterjanı, fırın temizleyici, ovarak kullanılan temizleyiciler tehlikeli kimyasal maddeler içerir. Bazı örnekler:  

*Sodyum hipoklorit (klorlu beyazlatıcıda): Amonyakla karışırsa zehirli kloramin gazı çıkar. Bu gaza kısa süreli maruz kalınması, orta derece astım belirtilerine veya daha ciddi solunum problemlerine yol açar.
*Petrol damıtma ürünleri (metal parlatıcılarda): Kısa süreli maruz kalma geçici göz buğulanmasına, uzun süreli maruz kalma sinir sisteminde, deride, böbreklerde ve gözlerde ciddi hasara neden olur.
*Amonyak (cam temizleyicilerde): Gözü tahriş eder, baş ağrısı ve akciğer harabiyetine neden olur.
*Fenol ve kresol (dezenfektanlarda): Aşındırıcıdır. İshale, bayılmaya, baş dönmesine, böbrek ve karaciğer hasarına neden olur.
*Nitrobenzen (mobilya ve yer cilalarında): Deride renk kaybına, nefes kesilmesine, kusmaya ve ölüme neden olur. Kanser ve doğum kusurlarıyla ilişkilidir.
*Formaldehit (birçok üründe koruyucu olarak): Kanserojen olduğu sanılıyor. Gözler, boğaz, deri ve akciğerler için kuvvetli tahriş edicidir.
Temizlik malzemeleri dolabında:

Çok sayıda ürün zehirli bileşen içerir. Halı temizleyici, oda spreyi, çamaşır yumuşatıcı, çamaşır deterjanı, yapışmayan örtüler, küf temizleyiciler, koku topları ve leke sökücüler genellikle tahriş edici veya zehirli
maddeler içerir. Örneğin:
* Perkloroetilen veya 1,1,1-trikloroetan çözücüler (leke sökücü ve halı temizleyicilerde): Yutulduğunda karaciğer ve böbrek hasarına neden olur, perkloroetilen hayvanlar için ve büyük olasılıkla insanlar için de kanserojendir.
*Naftalin veya paradiklorobenzen (koku toplarında): Naftalinin insanlar için kanserojen olduğu sanılıyor. Gözler, kan, karaciğer, böbrekler, deri ve merkezi sinir sistemine zarar verir. Paradiklorobenzen ise merkezi sinir sistemi, karaciğer ve böbrekler için zararlıdır.
*Hidroklorik asit veya sodyum asit sülfat (tuvalet temizleyicilerde): Deride yanıklara, yutulduğunda ishale ve mide yanıklarına neden olur, ayrıca yanlışlıkla göze sıçradığında körlüğe neden olabilir.
*Yumuşatıcılar ve bunlarda kullanılan bazı parfümler hassas bünyeli kişilerde tahrişe neden olabilir.
Oturma odası ve yatak odasında: Tipik bir evde döşemeler bile zararlı olabilir. “Kırışmaya dayanıklıdır”
etiketli dokumalar genellikle formaldehit reçineyle işlenmiştir. Ütü istemeyen kumaşlar ve nevresimler, perdeler, yatak giysileri ve diğer tüm dokunmuş ürünler, fakat özellikle “kalıcı ütülü” veya “kullanımı kolay” ifadeleriyle satılan polyester/ pamuk karışımları, bu kapsamdadır. Modern mobilyalar formaldehit ve başka kimyasal maddeler saçan sıkıştırılmış odundan yapılıyor. Halılar ise genellikle böcek ve mantar öldürücülerle işlem
görmüş yapay fiberlerden yapılıyor. Ofis halılarının birçoğu, 4-fenilsiklohekzen adı verilen, halının lateks alt kısmında katkı maddesi olarak kullanılan bir kimyasal içeriyor, bu maddenin de “sağlıksız” ofis binalarından sorumlu olduğu düşünülüyor.
Banyoda: Sayısız kozmetik ve kişisel bakım ürünü zararlı maddeler içeriyor. Örneğin:
*Şampuanlarda kresol, formaldehit, glikoller, nitratlar/nitrozaminler ve kükürt bileşikleri
*Saç spreylerinde bütan iticiler (kanserojen metilen klorürün yerine), formaldehit reçineler
*Antiperspirant ve deodorantlarda kullanılan alüminyum klorhidrat, aerosol iticiler, amonyak, formaldehit, triklosan
*Losyonlar, kremler ve nemlendiricilerde glikoller, fenol, parfümler ve boyalar

Hobi odasında: Hobi malzemelerinde kullanılan tehlikeli ürünlerle ilgili yasal kısıtlamalar olmasına rağmen bazı resim malzemelerine maruz kalmanın sağlık bakımından riskleri vardır. Tehlikeli kimyasal maddelere ve metallere örnek olarak şunlar verilebilir:
*Seramik boyalarında, boyalı cam malzemelerde ve birçok boyada: Kurşun
*Gümüş lehimlerde ve boyalarda: Kadmiyum
*Resim ve seramik boyalarında: Krom
*Seramik boyalarında ve bazı kahverengi yağ ve akrilik resim boyalarında: Mangan dioksit
*Bazı mavi boyalarda ve akrilik resim boyalarında: Kobalt
*Akrilik boyalarda ve fotoğraf ürünlerinde koruyucu olarak kullanılan: Formaldehit
*Boya ve vernik uzaklaştırıcılarda, aerosol spreylerde ve kalıcı mürekkeplerde: Aromatik hidrokarbonlar
. Mürekkep ve vernikte, boya uzaklaştırıcılarda,
lastik hamurunda, aerosol spreylerde: Klorlu hidrokarbonlar (çözücüler)
*Boya ve lastik hamuru incelticilerde, sprey katkılarında ve ipek baskı mürekkeplerinde: Petrol temelli
Çözücüler
*Fotoğraf ürünlerinde, vernik incelticilerde, boyalarda ve aerosol spreylerde: Glikol eterleri ve asetatlar
Garajda: Çok sayıda tehlikeli kimyasal bulunur. Boyalar, boya incelticiler, benzen, kerosen, mineral yağlar, terebentin, motor yağları ve gazyağı gibi. Bu ürünlerdeki kimyasal maddeler özetle şöyle sıralanabilir:
*Boya incelticilerdeki klorlu alifatik ve aromatik hidrokarbonlar karaciğer ve böbrek hasarına neden olur.
*Gazyağındaki petrol hidrokarbonları, motor yağları ve benzen, deri ve akciğer kanseri ile bağlantılıdır.
*Yağ temelli resim boyalarındaki mineral yağları deri, göz, burun, boğaz ve akciğer için tahriş edicidir.
Havadaki yüksek derişimleri sinir sistemi hasarına, bilinç kaybına ve ölüme neden olabilir.
*Boya incelticilerdeki ketonlar solunum sorunlarına yol açabilir; görülen etki ketonun ne olduğuna göre değişir.
*Odun pastasındaki ketonlar ve toluen hayli zehirlidir. Deri, böbrek, karaciğer, merkezi sinir sistemi hasarına neden olur, üreme sistemini etkileyebilir.

Bahçede: Zararlı organizma öldürücüler evlerdeki en zararlı maddelerdendir. Bu tip ürünlerde yaklaşık
olarak 1400 böcek öldürücü, zararlı ot öldürücü ve mantar öldürücü bileşen vardır. Ayrıca kömür tutuşturucu sıvılar petrol kaynaklı çözücüler içerir. Yanıcı olmaları ve yiyeceğin tadını bozmalarının yanı sıra bazıları da kanserojen olarak bilinen benzen içerir.



Kaynaklar
Medical News Today, 2 Şubat 2009.
www.parentingbookmark.com/pages/Environment01.htm
www.acereport.org/cleaners.pdf


Prof .Dr.Adil Denizli 
Doç.Dr.Handan Yavuz
Hacettepe Üniversitesi,
Kimya Bölümü,
Biyokimya Anabilim Dalı

 

E-Bülten

Mail Adresimiz

ersagmugla@gmail.com

Takım Arkadaşları