29 Eylül 2014 Pazartesi

Evsel Kimyasal Maddeler

Bilim ve Teknik Kasım 2011

Bu kimyasal maddelerle ilgili daha önce yapılan çalışmaların çoğu hayvanlar üzerinde gerçekleştirilmiş ve insanlarda da benzer etkileri olacağı öngörülmüş. Üreme, kimyasal maddelere maruz kalınması sonucunda etkilenen biyolojik olguların ilk başta geleni olabilir, çünkü üreme sisteminin bozulması hayli kolaydır. Düşük de çevresel zararlılara maruz kalınması ile ortaya çıkan etkilerin bir sonucu olabilir. Şu soruları da sorabiliriz: Bu kimyasal maddelerin gelecek nesillere etkileri nedir? Hormonları bozucu ajanların gelecek nesillerin üremesi üzerinde de etkileri olduğunu biliyoruz. Bu durum, annenin o maddelere maruz kalması sonucu mu ortaya çıkıyor? Yapılan yeni bir çalışmada, yine pek çok evsel üründe ve kozmetikte bulunan bir kimyasal maddenin kadınlarda doğurganlığın azalmasıyla bağlantısı olduğu gösterilmiş. Araştırmacılar 1000’den fazla hamile kadın üzerinde inceleme yapmış ve kanlarında yüksek seviyelerde perfloro kimyasalları (PFC’ler) bulunan kadınların çok daha zor gebe kaldığını göstermişler. PFC’ler suya, kire veya yağa dayanıklı tekstil ve deri üretiminde kullanılıyor. Ayrıca tırnak cilaları, diş macunları ve cilt nemlendiriciler gibi kişisel bakım ürünlerinde de bulunuyorlar. Kimyasal maddeler bozunmaya karşı dayanıklılar, çevrede ve vücutta yıllarca kalma eğilimindeler. PFC’lerden özellikle önemli olanları, PFOS ve PFOA olarak bilinen perflorooktan sülfonat ve perflorooktanoat.
PFOS’lar ve PFOA’lar hayvanların karaciğerlerinde, bağışıklık ve üreme sistemlerinde görülen zehirli etkilerle ilişkilendirilmiş. Çok sayıda çocuğu olan kadınların kanlarında az sayıda çocuğu olan kadınlarda olduğundan daha düşük PFOS ve PFOA bulunduğu gösterilmiş.Günümüzde hemen hemen her evde ortalama 15-50 litre zararlı madde bulunuyor ve genellikle 60’tan fazla zararlı ürün de kullanılıp depo ediliyor. Örneğin evsel temizleyiciler, otomotiv ürünleri,boyalar, çözücüler, böcek öldürücüler,kozmetikler. Evde gerçekleşen zehirlenme olaylarının % 50’si beş yaşın altındaki çocuklarla ilgili. Yapılan çalışmalar uyarı etiketlerinin yetersiz olduğunu gösteriyor. Bazı etiketler yanlış ilk yardım bilgisi,bazıları eksik bilgi içeriyor, bazıları ise aslında olmayan tehlikelere dikkat çekiyor. Çok kullanılan 15.000 kimyasal  maddeden yaklaşık % 75’i için henüz zehirlilik testi yapılmamış. ABD Çevre Koruma Ajansı’nın çalışmaları, hava kirleticilere maruz kalma oranlarının iç ortamlarda 2-5 kat arttığını, bazen de dış ortamlara
göre 100 kat fazla olduğunu göstermiş. Ortalama bir evde bulunan 150’den fazla kimyasal madde alerjilere, doğum kusurlarına, kansere ve psikolojik bozukluklara neden oluyor. Temizleme ürünleri ve diğer evsel ürünler başlıca sorumlular arasında. Bunların yanı sıra kişisel bakım ürünlerinde bulunan kimyasal maddelerin 884’ü zehirli, 146’sı tümöre yol açıyor, 218’i üreme bozukluklarına, 314’ü biyolojik mutasyona, 376’sı deri ve göz tahrişine neden oluyor. Son 20-30 yıldır daha zehirli kimyasal maddeler hayatımıza daha da fazla girdikçe,vücudumuzdaki yağ dokusunda biriken zehir seviyesi artıyor. Biyobirikim çalışmaları bazı zehirlerin yaşamımız boyunca vücudumuzda biriktiğini gösteriyor. Birikim genç yaşlarda başlıyor ve nadir görülen rahatsızlıklara giderek daha sık rastlanıyor. Örneğin böcek öldürücülerin evsel ürünlerin bileşimlerine girmesiyle çocukluk kanserlerinde % 28 artış gözlenmiş. On yıl içinde astım vakalarında % 42 artış gözlenmiş. Çocuk doğmadan önce bahçede veya evde zararlı organizma öldürücüleri kullanan ailelerin çocuklarında lösemi görülme riski daha yüksek.


Çevresel Zararlılar

Fosfatlar: Fosfatlar suyu yumuşatmak için kullanılan minerallerdir. Çok etkili temizleyiciler olmalarına karşın gübre olarak da etki gösterirler. Boşaltıma karışan temizlik maddelerinin içindeki fosfatlar nehirlere, göllere, denizlere ve okyanuslara ulaşır. Özellikle göllerde ve nehirlerde alglerin hızla çoğalmasına ve su kirliliğine yol açarlar. Fosfatlar atıksu arıtma işlemi sırasında özel kimyasal maddelerin ilavesiyle uzaklaştırılabilir, ancak bu pahalı bir işlemdir. Birçok ülke evsel deterjanlarda ve diğer bazı temizlik maddelerinde fosfatların kullanılmasını yasakladı. Bulaşık makinesi deterjanları genellikle fosfat kısıtlamalarının dışındadır, bilinen birçok marka fosfat içerir, ancak fosfat içermeyen alternatif ürünler de var. Elde yıkama deterjanlarında ise fosfat bulunmuyor.

Petrol temelli içerikler: Birçok temizleyicinin temel bileşeni, yüzey aktif madde adı verilen deterjanın  kendisidir. Birçok yüzey aktif madde petrol temellidir. Bazı ürünler içeriklerinin Hindistan cevizinden veya başka bitkisel yağlardan oluştuğunu iddia ediyor. Tamamen petrolsüz yüzey aktif madde yapmak mümkün, ancak birçok yüzey aktif madde, bitkisel olduklarını iddia edenler de dâhil, kısmen de olsa petrol kaynaklı. Bitkisel yağların en önemli avantajı yenilenebilir kaynaklar kullanılarak üretilmiş olmaları. Petrol kısıtlı bir kaynak ve rafine etme işlemleri kirlilik yaratıyor. Bu kirlilik, bitki yağları üretiminde zararlı organizma öldürücü
kullanımı ve diğer etkilerle karşılaştırılabilir. Petrolsüz ürünleri almak için arabanızla kat edeceğiniz uzun yol harcadığınız benzin düşünülürse bu ürünlerin getireceği avantajların önüne geçebilir.

Biyobozunurluk: Temizleyici maddelerdeki  birçok bileşen balıklar ve diğer canlılar için zararlı. Temizleme ürününü kullanıp lavabonuzdan gönderdikten sonra sisteme karışan bu ürünlerdeki bileşenlerin birçoğu su arıtma işlemi sırasında zararsız bileşiklere parçalanmalıdır. Aslında birçok modern temizlik ürünü görece hızla biyobozunacak şekilde tasarlanıyor. Biyobozunur olarak tanıtılan ürünler çevre için diğerlerinden daha mı iyi? Belki de değil. Tüketicinin ürünün biyobozunurluğunu değerlendirebilmesi için gerçekten güvenilir bir yol yok. Bitkisel yağdan yapılmış yüzey aktif maddelerin petrolden yapılmış olanlardan daha biyobozunur olması gerekmiyor. Temizleme amaçlı kullanılan, zayıf biyobozunurluğa sahip petrol kaynaklı sadece bir tek yüzey aktif madde var. Bu madde nonilfenol etoksilat. Temizlik ürünlerinin bileşimini gösteren listede nadiren görülür. Çünkü görürseniz ürünü almak istemeyebilirsiniz. Nonilfenol etoksilatlar ve bunların türevleri olan oktifenil etoksilatlar, saç boyalarında, şampuanlarda ve saç şekillendiricilerde çokça kullanılıyor. Genellikle “nonoxynol” veya “octoxynol” olarak gösteriliyorlar. Nonoxynol-9 sıklıkla spermisid (sperm öldürücü) olarak kullanılıyor.

Klor: Klor son yıllarda birçok çevrecinin ve başkalarının da haklı saldırısına uğruyor. Özellikle organoklor bileşikleri çok tehlikeli ve çevrede uzun süre kalıyor. Birçok evsel temizleyici klorlu beyazlatıcı içeriyor. Klorlu beyazlatıcı veya sodyum hipoklorit, bir organoklor değil, ancak reaktif olduğu ve akciğere ve göze zarar verdiği için tehlikeli. Klorlu beyazlatıcı içeren ürünler genellikle az miktarda organoklorürler de içerir, bunun da hayvanlarda kanser yaptığı gözlenmiştir. Doğal olarak, insanlar üzerinde de aynı etkiyi yapması bekleniyor. Öyleyse klorlu beyazlatıcı kullanmaktan vazgeçmeli miyiz? Şart değil, fakat beyazlatıcı kullanımını en aza indirebiliriz. Görece daha az zararlı beyazlatıcılar da var. Fakat hiçbiri dezenfektan olarak işe yaramaz. Klorlu beyazlatıcı içeren temizlik ürünleri kullanmamak, dezenfeksiyon yapılması gereken durumlarda kloru tek başına kullanmak, daha az tüketim sağlamanın bir yol olabilir.

Evsel Kimyasal Maddelerin Sağlığa Etkileri

Evlerin çoğunda bulunan temizleyiciler genellikle çocukların da ulaşabileceği yerlerde saklanıyor. Ayrıca bazı temizlik maddeleri gıdalara benzeyebiliyor, bazıları da gıdalar gibi kokuyor. Bir evde olabilecek en tehlikeli üç temizleme ürünü şunlar: Lavabo açıcılar, fırın temizleyiciler ve asidik tuvalet temizleyiciler. Bunların çoğunda “TEHLİKELİ” etiketi var. Aşındırıcı ürünler deride ve gözlerde ciddi yanmalara neden olur. Kazara yutulurlarsa iç yanıklara neden olurlar. Bunların birçoğu diğer maddelerle karıştıklarında çeşitli şekillerde tepkimeye girebilir. Bazı pas çözücüler de aşındırıcı özelliktedir. Pek çok temizleyici deriyi ve gözleri tahriş eder. Sadece aşındırıcı ürünler yanıklara neden olur. Aslında evlerde bu tür ürünlerin bulunmasına gerek yok, hepsinin de daha güvenli alternatifleri var. Yutulurlarsa çok tehlikeli olan diğer ürünler ise çözücü içerenler. Gazyağı, yağ temelli boyalar, boya uzaklaştırıcılar ve birçok otomotiv ürünü çözücü içerir. Temizlik ürünlerinin az bir kısmı da çözücü temellidir, örneğin bazı mobilya cilaları, kuru temizleme sıvıları, leke gidericiler ve bazı metal parlatıcılar. Bu ürünler “yutulması zararlı veya ölümcüldür” şeklinde etiketlenmiştir. Çözücü temelli bir ürün yutulduğunda akciğerlere kadar ulaşabilir. Burada akciğer yüzeyini kaplayarak pnömoni benzeri ölümcül bir duruma yol açar. Bazı çözücü temelli bileşiklerin yerine yine aynı işi yapan, su temelli ürünler kullanılabilir. En genel evsel kazalar beyazlatıcı ve amonyak içeren ürünlerin karıştırılması nedeniyle yaşanıyor. Bu şekilde bir kimyasal tepkime gerçekleşir ve “kloramin” adı verilen bir bileşik oluşur. Kloramin gazı akciğerler için hayli tahriş edicidir, öksürük ve tıkanmaya neden olur. Klorlu beyazlatıcı, tuvalet temizleyici ve pas çözücü gibi asitli ürünlerle karıştırılırsa da tehlikeli klor gazı oluşur.
Beyazlatıcı ve amonyak içeren en genel evsel temizleyiciler klorlu çamaşır temizleyiciler ve evsel amonyaktır. Bu ürünler genellikle keskin kokuları sayesinde ayırt edilebilir. Astım, kronik akciğer veya kalp problemleri olanlar bu ürünleri kullanmamalıdır. Zaman zaman bu ürünlerin kuvvetli kokusunu gidermek amacıyla içlerine limon veya başka bir ferah koku eklenebilir. Bu aslında kötü bir uygulamadır. Çünkü kötü koku aynı zamanda o ürünü koklamanın kişiye zarar vereceğini gösteren bir uyarıdır. Koku vericiler genellikle zehirli olarak ele alınmamalarına rağmen birçok insan oda spreyleri, parfümler, yumuşatıcılar ve temizleme ürünlerindeki kuvvetli kokulara tahammül edemez. Yumuşatıcıların ve temizleme ürünlerinin kokusuz olanları da vardır. Oda spreyleri kullanılmamalı, onun yerine kötü kokunun kaynağı bulunarak  ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Sprey kullanmadan, pencereleri açarak da bir odanın havası temizlenebilir. “Yeşil” Ürünler: Son yıllarda ürünlerin çevresel etkilerine göre satın alınması eğilimi var. Bu tip ürünlerin ya zehirli olmaması, çevresel olarak güvenli, zararsız, geri dönüştürülebilir, biyobozunur olması ya da sayılan bu özelliklerin tümüne birden sahip olması beklenir. Unutmayın ki hangi ürün olursa olsun, üretiminin çevreye mutlaka bir etkisi vardır. En iyi ürünler, en az zarar verenlerdir. Alışveriş yaparken şüpheci olun. Genel amaçlı ürünlerden ziyade belirli amaçlara yönelik ürünler tercih edilmelidir. Örneğin “3 gün içerisinde % 90’dan fazla biyobozunur” denmesi, sadece “biyobozunur” denmesinden çok daha fazlasıdır. “Fosfat içermez” denmesi “çevresel olarak güvenlidir” denmesinden daha iyidir. Çelişen özelliklere de dikkat edilmelidir. Ürünün bir yüzünde “zehirli değildir” yazarken diğer yüzünde “buharı zararlıdır” yazıyorsa ortada bir yanlışlık vardır. Sunduğu ürünün içilebilecek kadar güvenli olduğunu söyleyen satıcılara karşı özellikle dikkatli olunmalıdır. Bu nadiren söylenen bir şey olsa da, ağız yoluyla zehirlenme olasılığının düşük olması ürünün zararsız olduğu anlamına gelmez. “Zehirli olmayan” böyle bir ürün var mıdır? Yeterince alırsanız bütün kimyasal maddeler zehirlidir. Genel olarak bir ürün, eğer ölümcül dozu vücut ağırlığı kilogramı başına 5 gramdan büyükse zehirsiz kabul edilir.

Evde bir zehir turu

Alışveriş sırasında yapılacak bilinçli seçimlerle evlere zehirli kimyasal maddelerin girmesi önlenebilir. Evinizde nelerin zehirli olabileceğine dair bir fikriniz var mı? Bir “zehir turu” yapalım: 

Mutfakta: Çok amaçlı temizleyiciler, amonyak temelli temizleyiciler, beyazlatıcı, çelik veya diğer metal parlatıcılar, bulaşık deterjanı, fırın temizleyici, ovarak kullanılan temizleyiciler tehlikeli kimyasal maddeler içerir. Bazı örnekler:  

*Sodyum hipoklorit (klorlu beyazlatıcıda): Amonyakla karışırsa zehirli kloramin gazı çıkar. Bu gaza kısa süreli maruz kalınması, orta derece astım belirtilerine veya daha ciddi solunum problemlerine yol açar.
*Petrol damıtma ürünleri (metal parlatıcılarda): Kısa süreli maruz kalma geçici göz buğulanmasına, uzun süreli maruz kalma sinir sisteminde, deride, böbreklerde ve gözlerde ciddi hasara neden olur.
*Amonyak (cam temizleyicilerde): Gözü tahriş eder, baş ağrısı ve akciğer harabiyetine neden olur.
*Fenol ve kresol (dezenfektanlarda): Aşındırıcıdır. İshale, bayılmaya, baş dönmesine, böbrek ve karaciğer hasarına neden olur.
*Nitrobenzen (mobilya ve yer cilalarında): Deride renk kaybına, nefes kesilmesine, kusmaya ve ölüme neden olur. Kanser ve doğum kusurlarıyla ilişkilidir.
*Formaldehit (birçok üründe koruyucu olarak): Kanserojen olduğu sanılıyor. Gözler, boğaz, deri ve akciğerler için kuvvetli tahriş edicidir.
Temizlik malzemeleri dolabında:

Çok sayıda ürün zehirli bileşen içerir. Halı temizleyici, oda spreyi, çamaşır yumuşatıcı, çamaşır deterjanı, yapışmayan örtüler, küf temizleyiciler, koku topları ve leke sökücüler genellikle tahriş edici veya zehirli
maddeler içerir. Örneğin:
* Perkloroetilen veya 1,1,1-trikloroetan çözücüler (leke sökücü ve halı temizleyicilerde): Yutulduğunda karaciğer ve böbrek hasarına neden olur, perkloroetilen hayvanlar için ve büyük olasılıkla insanlar için de kanserojendir.
*Naftalin veya paradiklorobenzen (koku toplarında): Naftalinin insanlar için kanserojen olduğu sanılıyor. Gözler, kan, karaciğer, böbrekler, deri ve merkezi sinir sistemine zarar verir. Paradiklorobenzen ise merkezi sinir sistemi, karaciğer ve böbrekler için zararlıdır.
*Hidroklorik asit veya sodyum asit sülfat (tuvalet temizleyicilerde): Deride yanıklara, yutulduğunda ishale ve mide yanıklarına neden olur, ayrıca yanlışlıkla göze sıçradığında körlüğe neden olabilir.
*Yumuşatıcılar ve bunlarda kullanılan bazı parfümler hassas bünyeli kişilerde tahrişe neden olabilir.
Oturma odası ve yatak odasında: Tipik bir evde döşemeler bile zararlı olabilir. “Kırışmaya dayanıklıdır”
etiketli dokumalar genellikle formaldehit reçineyle işlenmiştir. Ütü istemeyen kumaşlar ve nevresimler, perdeler, yatak giysileri ve diğer tüm dokunmuş ürünler, fakat özellikle “kalıcı ütülü” veya “kullanımı kolay” ifadeleriyle satılan polyester/ pamuk karışımları, bu kapsamdadır. Modern mobilyalar formaldehit ve başka kimyasal maddeler saçan sıkıştırılmış odundan yapılıyor. Halılar ise genellikle böcek ve mantar öldürücülerle işlem
görmüş yapay fiberlerden yapılıyor. Ofis halılarının birçoğu, 4-fenilsiklohekzen adı verilen, halının lateks alt kısmında katkı maddesi olarak kullanılan bir kimyasal içeriyor, bu maddenin de “sağlıksız” ofis binalarından sorumlu olduğu düşünülüyor.
Banyoda: Sayısız kozmetik ve kişisel bakım ürünü zararlı maddeler içeriyor. Örneğin:
*Şampuanlarda kresol, formaldehit, glikoller, nitratlar/nitrozaminler ve kükürt bileşikleri
*Saç spreylerinde bütan iticiler (kanserojen metilen klorürün yerine), formaldehit reçineler
*Antiperspirant ve deodorantlarda kullanılan alüminyum klorhidrat, aerosol iticiler, amonyak, formaldehit, triklosan
*Losyonlar, kremler ve nemlendiricilerde glikoller, fenol, parfümler ve boyalar

Hobi odasında: Hobi malzemelerinde kullanılan tehlikeli ürünlerle ilgili yasal kısıtlamalar olmasına rağmen bazı resim malzemelerine maruz kalmanın sağlık bakımından riskleri vardır. Tehlikeli kimyasal maddelere ve metallere örnek olarak şunlar verilebilir:
*Seramik boyalarında, boyalı cam malzemelerde ve birçok boyada: Kurşun
*Gümüş lehimlerde ve boyalarda: Kadmiyum
*Resim ve seramik boyalarında: Krom
*Seramik boyalarında ve bazı kahverengi yağ ve akrilik resim boyalarında: Mangan dioksit
*Bazı mavi boyalarda ve akrilik resim boyalarında: Kobalt
*Akrilik boyalarda ve fotoğraf ürünlerinde koruyucu olarak kullanılan: Formaldehit
*Boya ve vernik uzaklaştırıcılarda, aerosol spreylerde ve kalıcı mürekkeplerde: Aromatik hidrokarbonlar
. Mürekkep ve vernikte, boya uzaklaştırıcılarda,
lastik hamurunda, aerosol spreylerde: Klorlu hidrokarbonlar (çözücüler)
*Boya ve lastik hamuru incelticilerde, sprey katkılarında ve ipek baskı mürekkeplerinde: Petrol temelli
Çözücüler
*Fotoğraf ürünlerinde, vernik incelticilerde, boyalarda ve aerosol spreylerde: Glikol eterleri ve asetatlar
Garajda: Çok sayıda tehlikeli kimyasal bulunur. Boyalar, boya incelticiler, benzen, kerosen, mineral yağlar, terebentin, motor yağları ve gazyağı gibi. Bu ürünlerdeki kimyasal maddeler özetle şöyle sıralanabilir:
*Boya incelticilerdeki klorlu alifatik ve aromatik hidrokarbonlar karaciğer ve böbrek hasarına neden olur.
*Gazyağındaki petrol hidrokarbonları, motor yağları ve benzen, deri ve akciğer kanseri ile bağlantılıdır.
*Yağ temelli resim boyalarındaki mineral yağları deri, göz, burun, boğaz ve akciğer için tahriş edicidir.
Havadaki yüksek derişimleri sinir sistemi hasarına, bilinç kaybına ve ölüme neden olabilir.
*Boya incelticilerdeki ketonlar solunum sorunlarına yol açabilir; görülen etki ketonun ne olduğuna göre değişir.
*Odun pastasındaki ketonlar ve toluen hayli zehirlidir. Deri, böbrek, karaciğer, merkezi sinir sistemi hasarına neden olur, üreme sistemini etkileyebilir.

Bahçede: Zararlı organizma öldürücüler evlerdeki en zararlı maddelerdendir. Bu tip ürünlerde yaklaşık
olarak 1400 böcek öldürücü, zararlı ot öldürücü ve mantar öldürücü bileşen vardır. Ayrıca kömür tutuşturucu sıvılar petrol kaynaklı çözücüler içerir. Yanıcı olmaları ve yiyeceğin tadını bozmalarının yanı sıra bazıları da kanserojen olarak bilinen benzen içerir.



Kaynaklar
Medical News Today, 2 Şubat 2009.
www.parentingbookmark.com/pages/Environment01.htm
www.acereport.org/cleaners.pdf


Prof .Dr.Adil Denizli 
Doç.Dr.Handan Yavuz
Hacettepe Üniversitesi,
Kimya Bölümü,
Biyokimya Anabilim Dalı

28 Eylül 2014 Pazar

Sabun ve Diş Macununda Büyük Tehlike

Mikrop bulaşmasını önlemek veya azaltmak için özellikle antibakteriyel lar, , deodorantlar, tıraş losyonları ve kozmetiklere katılan ve sağlık üzerine pek çok olumsuz etkileri olan triklosanın yeni bir marifeti daha ortaya çıktı.
Proceedings of the National Academy of Sciences isimli tıp dergisinin son sayısında yayınlanan araştırmaya göre triklosan iskelet ve kalp kası fonksiyonlarını da bozuyor.
Araştırmada triklosanın insanların ve hayvanların günlük hayatta maruz kalabilecekleri dozlarının kas aktivitesi üzerine olan etkileri incelendi.
Normalde, 'izole kas liflerinin' elektrikle uyarılması kas kasılmasına yol açması gerekirken triklosan varlığında kalsiyum kanallarındaki iki protein arasındaki ilişkinin bozulduğu ve bunun da iskelet ve kalp kasının kasılmasını etkilediği görüldü. Araştırmada triklosanın 'canlı hayvanlarda' da iskelet ve kalp kaslarını etkilediği de ispatlandı.
Narkoz altında triklosana maruz bırakılan farelerde kalp fonksiyonlarında 20 dakika içinde yüzde 25 ve kol kavrama kuvvetinde 1 saat süreyle yüzde 18 azalma olduğu belirlendi. Kavrama kuvveti ilaçların nöro-musküler hastalıklardaki etkilerini değerlendirmek için yaygın olarak kullanılan bir ölçüm.
Kalp-damar hastalıkları profesörü Nipavan Chiamvimonvat şunları söylüyor:
"Hayvanlarda elde ettiğimiz bu sonuçların insanlar için de geçerli olduğu tabii ki söyleyemeyiz, daha pek çok araştırmanın yapılması gerekir. Ancak, bu etkilerin çok farklı hayvan modellerinde ve çok farklı deney şartlarında bu kadar belirgin olması bu maddenin hayvan ve insan sağlığı için çok zararlı olabileceğini düşündürüyor.
Triklosanın özellikle kalp fonksiyonlarına olan etkileri çok dramatik. Bir ilaç olarak kabul edilmemekle beraber triklosan adeta kuvvetli bir kalp kası deprasanı gibi etki gösteriyor. Şu anda hastalığın tabii seyri ile triklosana maruz kalmanın etkilerini net olarak ayırt etmek mümkün olmamakla beraber, altta yatan kalp yetersizliği olan hastalarda triklosanın etkileri çok ciddi boyutlara ulaşabilir.
40 seneden beri kullanılan triklosanın kan proteinlerine bağlandığı ve dolayısıyla da biyolojik olarak etkilerini kaybettiği iddialarına da güvenmemek gerekir. Bu bağlanmanın triklosanın etki göstereceği organlara daha çabuk ulaşmasını kolaylaştırması da hesaba katılmalıdır."
Balıklar da etkileniyorAraştırmada triklosanın balıklar üzerine olan etkileri de incelendi. Bu amaçla suda yaşayan yaratıklar için model olarak kabul edilen golyan balığı kullanıldı.
Bu balıklar 7 gün süreyle triklosan bulunan suda bulundurulduklarında yüzme aktivitelerinin hem normal yüzmede ve hem de yırtıcı bir hayvan tarafından tehdit edildikleri durumu taklit eden yüzme testinde kontrol grubuna göre önemli ölçüde azaldığı belirlendi.
Triklosan nedir?Triklosan, mikrop bulaşmasını önlemek veya azaltmak için özellikle antibakteriyel lar, , deodorantlar, tıraş losyonları, kozmetikler ve başka pek çok ürüne katılan bir maddedir. 2001′de yapılan bir araştırmaya göre triklosan ve ona benzer bir ürün olan triklokarbon Amerika'da sıvı sabunların yüzde 76'sı ve kalıp sabunların yüzde 26'sında bulunuyor. Bu oranların bugün çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor.
Son senelerde mutfak aletleri, oyuncaklar, yatak takımları, çoraplar, elbiseler, alışveriş torbaları, bilgisayar klavyeleri gibi ürünlerde de yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Triklosan alglerden balıklara ve yunuslara kadar birçok su canlısında tespit edildiği gibi varlığı insan kan, idrar ve anne sütünde de gösterildi.
Triklosanın sağlığa zararlarıTriklosan ihtiva eden ürünlerin insan sağlığı üzerine pek çok olumsuz etkileri var:
Kanada Tıp Birliği (Canadian Medical Association) 2009 senesinde hükümetten bakterilerde antibiyotik direncine yol açtığı ve kloroform gibi sağlığa zararlı maddelerin oluşumuna sebep olduğu için triklosanın evlerde kullanılan ürünlerde yasaklanması istemiştir. Araştırmalara göre triklosanın sudaki klor ile reaksiyona girmesiyle muhtemel karsinojen bir madde olarak bilinen kloroform oluşmaktadır.
- Triklosan sudaki serbest klorla birleşerek diklorofenol oluşumuna da yol açmakta; bu da ultraviyole ışınların etkisiyle dioksin' e dönüşmektedir. Oluşan dioksin miktarı çok az olmakla beraber bu madde çok toksiktir ve hormonları bozucu etkisi de vardır. Ayrıca bunların vücuttan atılmaları çok yavaş olup tabiatta da çok uzun süre kalırlar. 2006′da kurbağalar ve fareler üzerinde yapılan araştırmalar çok düşük miktarlardaki triklosanın bile tiroit hormonlarının reseptörlerine bağlandığını ve tiroit hormonlarını bloke ettiğini ortaya çıkarmıştır.
- Birçok araştırmada triklosanın bakterilerin antibiyotiklere direnç kazanması' na sebep olduğu da gösterilmiştir.
- Triklosanla temasları fazla olan çocuklarda alerjilerin çok sık görüldüğü de pek çok araştırma ile ortaya konmuştur. Bazı kişilerde alerjik temas dermatitine yani bir tür egzamaya yol açabileceği de bilinmektedir.
- Triklosanın üreme hormonları ve beyinde hücre sinyallerini bozduğunu gösteren araştırmalar da var.
Triklosan ve triklokarbonun suyollarına karışmış olduğunu, yunuslarda rastlandığını ilk gösteren bilim adamlarından olan Arizona Üniversitesinden Rolf Halden şunları söylüyor:
"Triklosan her zaman her yerde bulunan bir çevre kirleticidir. Bunun bir de market torbalarına eklenmesi zaten tabiatta yok edilmesi çok uzun zaman alan naylonun daha da zararlı olmasına yol açacaktır."
Triklosan sadece diş eti iltihabını önleyebiliyor1972 senesinden beri yüzlerce üründe kullanılmasına karşılık triklosanın insan sağlığı üzerine olan kanıtlanmış tek olumlu etkisi diş macununda bulunan triklosanın dişeti iltihabını (jinjivit) önlemesidir. Bu da 1997′de yapılmış olan çalışmadan çıkan bir sonuç.

Triklosanın diş macunu dışındaki ürünlerde insan sağlığına ekstra bir katkısı olduğunu gösteren hiçbir bulgu olmadığı gibi bu madde başta bakterilerin antibiyotiklere direnç kazanması, kanserojen kloroform oluşumuna yol açması, tiroit hormonlarını bozması ve çevre kirliliği yaratması gibi pek çok sağlık sorununun da sebebidir. Üstelik FDA' ya göre antibakteriyel sabun ve şampuanların normal su ve sabunla yıkanmaya göre bir üstünlüğü de yoktur.

Diş Macunundaki Beş Tehlike

Ailenizin dişlerini motorlarda kullanılan yağ gidericiler veya fare zehiri ile fırçalamasını ister miydiniz? Bilmeden şu an buna izin veriyor olabilirsiniz. Siz ve çocuğunuz tarafından günlük olarak kullanılan diş temizlik ürünleri toksin maddeler içeriyor olabilir. Bu yüzden diş macununuzun ve ağız gargaranızın içeriklerini kontrol etmenizde fayda var. 

Çoğu ticari diş macunları ve ağız gargaralarında bulunan zararlı maddeler küçük moleküllüdür. Bu sayede ağızdaki dokulardan kan dolaşımına girebilir, karaciğerde, böbreklerde, kalpte, akciğerlerde ve diğer dokularda birikebilirler. Sodyum florür, FD&C Mavi Boya 1 and 2, sodyum loril sülfat, triklosan, ve hidratlı silika bu maddelerdendir. Bu maddeler kanser, körlük, hatta ölüm vakalarıyla ilişkilendirilmiştir.

Hem fare zehrinin hem de diş macununun ana bileşenlerindendir. Diş hekimleri çürüklerin önlenmesi için bu maddeyi yıllardır önerdiğinden diş temizliği ürünlerinde bulunmaktadır. Fakat çoğu popüler diş macununun 120 gramında küçük bir çocuğun 2-4 saat içinde ölümüne sebep olacak kadar sodyum florür bulunur.

Çocuklarda ve gençlerde bu maddenin az miktarda yutulması tükürük salgılanmasına, baş dönmesine, kusmaya, üst karın ağrısına ve ishale sebep olabilir. Kanserojen maddenin büyük dozları ise felce, kas güçsüzlüğüne, klonik sarsıntılara, sonraki aşamalarda ise solunum ve kalbin durmasına yol açabilir. Florür birçok anestezik, hipnotik ve psikiyatrik ilacın da önemli maddelerindendir.

Şaşırtıcı şekilde florür FDA (Food & Drug Administration) tarafından hiçbir zaman onaylanmamıştır. 1990 tarihli bir çalışma çürükleri de azaltmadığını göstermektedir. Bilim adamları son dönemlerde florürü diş deformasyonu, artrit, alerjik reaksiyonlar ve yılda kanser sonucunda 10.000 ölümle ilişkilendirmektedir. 

FD&C Mavi Boya 1 and 2: Bu boyalar diş macunları ve birçok üründe kullanılan yapay renklendiricilerdir. Son araştırmalar bu maddelerin birçok davranışsal bozukluğa, öğrenme bozukluğuna ve sağlık problemine yol açtığını göstermiştir. Aynı zamanda FD&C boyası önemli alerjik reaksiyonlara, astım ataklarına, baş ağrılarına, baş dönmesine, yorgunluğa, gerginliğe, konsantrasyon bozukluğuna ve kansere sebep olabilir.  

FD&C boya petrolden sentez edildiği için, işlenmemiş yağ kullanmaktan farklı değildir. Eskiden doğrudan kömür katranı yağından yapılan bu boyalar sağlık endişelerinden dolayı yasal düzenlemelerden sonra sentetik olarak oluşturulmaktadır. Yine de hala kanserojen etkiler bulundurmaktadır. Diş macunu hiç yutulmasa bile bu madde dudak derisinden veya ağzın içerisindeki mukoza zarından saniyeler içinde emilebilir. 

Sodyum Loril Sülfat (SLS)
Büyük ihtimalle kişisel temizlik ürünlerinde bulunan en tehlikeli madde SLS’dir. Köpürücü etkisi olduğu için diş macunlarına katılır ve macuna işe yarıyor görünümü verir. Halbuki araştırmalar deri için oldukça yıpratıcı ve zararlı etkileri olduğunu göstermiştir. 

Temizlik endüstrisinde SLS, garaj zemini temizleyici, motorlar için yağ giderici ve araba yıkama deterjanı ürünlerinde kullanılır. Klinik testlerde ise cildi tahriş edici madde olarak ilk tercih edilen kimyasaldır. Bu maddeyle cildi tahriş edip, iyileştirici ürünlerin etkisi denenir.

SLS dokulardan içeri girip, gözde, beyinde, kalpte ve karaciğerde birikebilir; uzun dönemde ciddi zararlara yol açabilir. Çoğu yetişkin ve bebek şampuanında da bulunmaktadır.

Triklosan
Deterjan ve diş macunlarında sıkça görülen bu kimyasal anti-bakteriyel  özelliğe sahiptir. Halbuki formülü ve yapısı bazı en zehirli kimyasallarınkine çok benzerdir. Bu sebeple insan sağlığına olabilecek zararlı etkileri dikkatle gözlenmektedir. Kullanıldığı ürünlerin üreticileri sağlık tehlikesi taşımadığını iddia etse de A.B.D Çevre Koruma Kurumu (Environmental Protection Agency – EPA) tehlikeli bir böcek ilacı olarak sınıflandırmıştır. Hem insan sağlığına hem de çevreye zararlı bulunmuştur.  Triklosan, insanlarda kansere sebep olduğu düşünülen klorofenol kimyasal grubuna dahildir.

Hidratlı Silika
Diş minesine zarar veren bir beyazlatıcıdır. Kuvars, kum ve çakmaktaşında bulunan kristalize bir bileşenden elde edilir. Diş minesi günlük mineral takviyesini tükürükteki kalsiyum ve fosfor içeriğinden alır. Dişleri hidratlı silika kadar aşındırıcı bir maddeyle temizlemek mineye zarar verir ve mineral almasını da engeller. Uzun dönemde yıpranma oluşabilir. 

Silika ve silikon içeren ürünler özellikle diş etleri hastalığı, diş çürüğü, hassaslık ve diş eti çekilmesi bulunan kişiler tarafından kullanılmamalıdır. Her ne kadar bu maddeler tartarı yok edip dişleri daha beyaz yapabilse de ağzın, diş etlerinin ve dilin asit / baz dengesini de bozarak zararlı olabilirler. 

Bu potansiyel tehlikelerden kaçınmak için alınabilecek en kolay önlem kullanılan diş macunu markasını değiştirmektir. Zararlı kimyasallar içermeyen tamamen bitkisel ve yerli malı olan Ersağ Diş Macunu içeriğindeki Aloe Vera, Propolis ve diğer bitki extractları sayesinde sağlıklı bir ağız bakımı ve temizliği yapmanıza yardımcı olur.

 

E-Bülten

Mail Adresimiz

ersagmugla@gmail.com

Takım Arkadaşları