15 Şubat 2016 Pazartesi

ERSAĞ ÇİLEKLİ OMEGA-3

Ersağ Çilek Aromalı Omega 3 takviye edici gıda olarak üretilmektedir. Ersağ Çilek Aromalı Omega 3 içeriğinde dolgu ve katkı maddesi bulunmamaktadır. Ürünün içeriği, ürün bileşenleri tablosunda yer almaktadır.
İçindekiler: %93 Omega-3 (Balık Yağı), %7 Çilek Aroması
Bileşen adı
100 ml
Omega-3
93 ml
Çilek Aroması
7 ml


Etken Madde
10 ml (1 ölçek)
Epa
1753,19 mg
Dha
1127,6 mg
Önerilen  Kullanım Şekli: 04-11 yaş arası çocuklarda günde yarım ölçek (5ml.), 11 yaş üzeri yetişkinlerde günde 1 ölçek (10 ml.) kullanılması tavsiye edilir.
Kullanıcı Grubu: 4 yaş üzeri çocuklar ve yetişkinlerin kullanımına uygundur. 
İşletme Kayıt No : TR-20-K-010657 ile Türk Gıda Kodeksine uygun olarak üretilmiştir.

Ersağ Çilek Aromalı Omega 3 Onay Numarası: 000330-01-02-2016 
Ersağ Çilek Aromalı Omega 3 takviye edici gıda olarak  Ersağ Tesislerinde Üretilmiştir.
Alerjan Bilgisi: Omega 3 (balık yağı) ve Çilek Aroması içermektedir.
Kullanıcıların dikkatine;Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliği ve ilgili yayınlanan mevzuatlara göre gıda takviyesi olarak üretilen ürünlerin tanıtımında  endikasyon, hastalık ve faydaları gibi ibarelerin kullanılması yasaktır.
Uyarı Bilgileri: Takviye edici gıda olarak tüketilir. Tavsiye edilen günlük dozu aşmayınız. Takviye edici gıdalar normal beslenmenin yerine geçmez. Çocukların ulaşamayacağı yerde saklayınız. İLAÇ DEĞİLDİR. Hastalıkların önlenmesi ve tedavi edilmesi amacıyla kullanılmaz. Hamilelik ve emzirme dönemi ile hastalık veya ilaç kullanılması durumlarında doktorunuza danışınız. Emniyet bandı kopmuş ambalajları satın almayınız. Seri numarası üretim tarihidir. Son kullanma tarihine kadar tüketebilirsiniz. Üretim ve son kullanma tarihi ambalaj üzerindedir.
Uyarı:  Sağlık ve kozmetik kategorisinde listelenen ürünlere ilişkin reklam ve ilanların kullanıcıları yanıltıcı, eksik ve kamu sağlığını bozucu nitelikte bilgiler içermesi ve özellikle hastalık olarak kabul edilen ve tedavi edilmesi gereken hastalıkları önlediği, tedavi ettiği ya da tedavisine yardımcı oluğu ve/veya ilaç niteliğinde olduğu şeklinde beyanlara yer verilmesi yasaklandığından ürün açıklamalarını yazmak yasaktır. 

31 Aralık 2015 Perşembe

ERSAĞ SARI KANTARON





SARI KANTARONUN FAYDALARI




•İştahı açıcıdır ve ciddi derece de ateş düşürür.



•Yaşanan mide ağrılarının giderilmesinde faydalıdır.



•Vücudu dinçlendirir ve kuvvet verir.

•Gastrit ve ülserin tedavisinde ek olarak kullanılabilinir.


•Adet dönemlerinde oluşan kasık ağrılarının dinmesine yardımcı olur.


•Kas gevşetici özelliği vardır.


•Göğsü yumuşatır, öksürüğü keser ve kişilerde rahatlama sağlar.


•Bronşit semptomların da oldukça faydalıdır.


•Korku, gerginlik, alt ıslatma gibi sorunlar da faydalıdır.


•Hafif, orta veya şiddetli depresyon durumlarında çok fazla faydası vardır. Sakinleşme sağlar.


•İdrar yolu enfesksiyonlarında ve böbrek sorunlarında faydalı olan bu bitki, böbreklerde veya mesane de oluşmuş olan taşların erimesini ve düşmesini sağlar.


•Sinirsel olarak meydana gelen mide ağrılarını dindirir.


•Ses kısıklığı sorununa çok faydalıdır.


•Zona hastalığında denenmiş ve kanıtlanmış faydası vardır.


•Kekemelik sorununa iyi gelir ve sinirsel olarak düzelme sağlar.


•İshale karşı ciddi derece de faydası vardır.


•Grip sorununda etkisi görülmektedir.


•Soğuk algınlığı durumunda faydalıdır.


•Balgam ve idrar söktürücü olarak kullanılır.


•Nekahet dönemini kısaltır.


•Sinirleri yatıştırır ve uyku düzenini sağlar.


•Yara iyileştirici özelliği sayesinde antiseptik görevi yapar.


•Menopoz döneminde rastlanılan sıkıntıları hafifletir.


•Bağırsaklarda oluşan solucanların dökülmesini sağlar.


•Bilhassa, nikotin, kafein ve alkol gibi maddelerin vücuda vermiş olduğu zararların ortadan kalkmasını sağlar.


•Antienflamuvar etkisi çok fazladır.


•Bitkinin antidepresan özelliğinin var olduğu hayvanlarda uygulanılan deneyler sayesinde kanıtlanmıştır.


•Safra kesesini ve karaciğerini kuvvetlendirir.


•Sarılık ve Hepatiti olan kişilere faydalıdır.


•Baş ağrısı ve migrene iyi gelir.



NOT: HAMİLELERİN KULLANMASI TAVSİYE EDİLMEZ.

AKGÜNLÜK (BOSWELLİA SERRATA)





Akgünlük ağacı ; kuzey Afrika’da ve Hindistan’da yetişen 8 metreye kadar uzayabilen nispeten küçük ağaçtır. Akgünlük bu ağaçlardan ...elde edilen bir tür ağaç sakızıdır. Hindistanda geleneksel ayurveda hekimliğinde yıllardır kullanılmaktadır. Hindistanda yetişen ve yüz yıllardır kullanılan boswellia bitkisi, orta yada yüksek boyda dallanma gösterir. Bu şifalı bitkinin en ayırıcı yani gövdesine dokunduğunuzda aleorezin denen (sakızımsı) bir madde yaymasıdır.

Akgünlük ağacı %50-60 civarında boswellik asit ve türevlerini içerir. Boswellianın uçucu yağlar açısından oldukça zengin olan sakızımsı etken maddesi, reçineli bir yapıya sahiptir.

Diğer yandan boswellianın sakızımsı reçinesinde bulunan Pinen ve Fallandren isimli uçucu yağlar, Bu şifalı bitkiye sığlaya benzeyen hoş bir koku verir.

 Akgünlük ağacı özellikle prostat kanserinde oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Prostat kanserinin dışında; mesane, rahim, kolon ve kemik iliği kanserlerinde, kötü huylu hücrelerin azalmasında ve hastalığın seyrinin yavaşlamasında da son derece etkili olduğu düşünülmektedir.

Öte yandan akgünlük ağacının temel bir bileşeni olan akbanın; çeşitli mekanizmalar yaratarak kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği de ortaya çıkmıştır. Boswellia bitkisi; serbest radikalleri yok eden özelliğiyle total kolesterolün düşürülmesinde faydalıdır. Öte yandan antidepresan etkisi de vardır.

Bitkinin ‘Incensole asetatı’ adı verilen bir bileşeni, beynin hipokampus bölgesindeki hücrelerin dejenerasyonunu engeller. Prostat kanserinin dışında; mesane, rahim, kolon ve kemik iliği kanserlerinde, kötü huylu hücrelerin azalmasında ve hastalığın seyrinin yavaşlamasında etkili olduğu bilim çevrelerince genel kabul görmektedir.

Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde; boswellia özlerinin anti-enflamatuvar yani iltihap önleyici bir etki gösterdiği gözlenmiştir. Öte yandan bitkinin temel bir bileşeni olan akbanın; çeşitli mekanizmalar yaratarak kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği de ortaya çıkmıştır.

Son zamanlarda yapılan çalışmalarda; akgünlük ağacı – boswellia’nın yüzde 90 oranında metastazı yani kanserli hücrelerin yayılmasını önlediği gözlenmiştir.




17 Mart 2015 Salı

Ersağ Yağçözün Zeytinyağı İle İmtihanı









Gördüğünüz gibi tabaktaki zeytinyağı ve son derece kıvamlı, inatçı ve dirayetli. Bu kıvamlı, inatçı ve dirayetli halini Ersağ Yağçöz uyguladıktan sonra görmek pek mümkün değil. Ersağ Yağçöz yine imtihanı başarıyla geçiyor.

Tükenmez Kalemin Ersağ Damla Konsantre İle Tükendiği An



Biz Ersağ Yazısını Sildik Ama Siz Hayatınızdan Asla Silmeyin. Ersağ Sağlıktır  Ersağ Hayattır.



13 Şubat 2015 Cuma

Toksik Diş Macunu – Florür Tehlikesi


Çoğu diş macunu üzerinde bir uyarı yazısı vardır. “Dikkat: Çocukların kullanımı için uygun değildir. Çocukların erişemeyeceği yerde saklayınız. Eğer yutulması durumunda beklenmeyen bir etki görülürse Sağlık Bakanlığı Türkiye Farmakovilijans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz.” Eğer ufak bir miktardan fazlası zehirli olabiliyorsa o zaman bunu her gün ağzıma sürmek istemiyorum.

Dişmacunları kozmetik olarak sınıflandırılıyor. Yiyecek olarak sınıflandırılmadıkları için içerikleri ile ilgili daha az kontrol yapılıyor. Diş macunları genelde aşağıdaki maddeleri içeriyor:

Florür: Florür diş çürüklerini tedavi etmez. Amerikan Diş Hekimleri Birliği Temmuz 2009 Journal’a göre suların florür içerip içermemesi çocuklarda diş çürüğü miktarını etkilemiyor. Florür tehlikelidir. Suları florürlemede kullanılan florürün çoğu gübre endüstrisinin toksik atığıdır. (1) Çevre Koruma Ajansı Çalışanları Birliği (Environmental Protection Agency’s Employee Union) üyesi 1500 bilimadamı, avukat, mühendis ve profesyonel çalışanlar suların florlenmesine karşıdır. Bilimsel veriler kontrol dışına çıkan florüre maruz kalmada artışa, florür sindirmenin diş sağlığı açısından faydasının olmadığına ve bu sindirimin insan sağlığına zararına dikkat çekmektedir.(2)

Florür bir enzim ve hormon inhibitörüdür. Sindirim sistemi yanısıra sinir sistemini de etkiler. Florür kırılgan kemik ve dişlerin ana sebebi olmanın yanısıra, diş minesinde beyaz, açık gri veya kahverengi lekelere yol açar. Florür diş minesinin doğal oluşumunu bozar. Fluorapatite olarak daha kırılgan, sahte bir diş minesi yaratır. Bu sahte diş minesi normal diş minesine göre diş çürüklerinden uzun vadede daha iyi koruma sağlamaz. Bakterilere karşı kuvvetli bir bariyer diş çürüklerini önlemez, esasta mineral açısından zengin beslenme alışkanlıkları dengeli bir vücut kimyası yaratarak kemiklere ve dişlere gereken sağlamlığı kazandırır.

Florür beyin ve böbrek hasarına, I.Q. düşüşüne yol açabilir. Hamilelerde plasenta bariyerini geçebilir. Suların florlanması kanserle ilişkilendirilmektedir. 1977’de ABD Ulusal Kanser Enstitüsü Baş Kimyageri Dr. Dean Burk ve Güvenli Su Derneği (Safe Water Foundation) başkanı Dr. John Yiamouyiannis suların florlanmasının kanser riskini artırdığını ispat etti. Araştırmalarına göre 350.000 kanser ölümlerinin onda biri çeşme suyu florlanması sebebiyle oluyor.

Amerika’da suların florlanması yaygınken, Avrupa’nın büyük kısmında bu uygulama yapılmıyor. Diş çürüklerini florlu diş macunu kullanmadan, dişlerimizi dişçide florlu macunla temizletmeden, kalsiyum, fosfor, yağda çözülen vitaminlerce zengin besinleri tüketip, mineralce eksik yiyecekleri tüketmeyerek doğru beslenme ile önleyebilir, hatta tedavi edebiliriz.

Florür ile ilgili daha fazla okumak için: Fluoride Action Network,http://www.fluoridealert.org/ , Fluoride Education Project, www.poisonfluoride.com/pfpc .

Silika Hidrat (hydrated silica): Kuvartz ve kumdan yapılır ve dişmacunu içinde aşındırıcıdır. Çok fazla fırçalama sonucunda dişmacunu içindeki kum dişlerde aşınmaya, diş minesinin incelmesi ile alttaki sarı dentin tabakasının gözükmesine yani sararmaya sebep olabilir.

Aşındırıcılar diş macunlarına temizleme gücünü verir. Lekeleri çıkarır. Diğer aşındırıcılar arasında kalsiyum fosfat, alumina, kalsiyum karbonat bulunur.

Sorbitol ve sakarin: Her ikisi ve tatlandırıcı ve diş macunu içinde kullanılıyor. Bu yapay tatlandırıcılardan diş ve genel sağlık açısından uzak durmakta fayda var.

Titanyum Dioksit: Parlaklık ve beyazlık sağlayan bir pigment. Leke çıkarıcı ve beyazlatıcı olarak kullanılıyor. Potansiyel olarak insanlar için karsenojen bir maddedir. (3) Diş macunu içerisindeki titanyum dioksit eğer nano boyutta parçacıklar içeriyorsa o zaman vücudunuzdaki hücrelere toksik olabilir ve dokunma ile emilebilir. (4)

Gliserin: Dişmacununun hamursu kıvamını vermek için katılır. Diş macununun kurumasını önler. Gliserin’in söylenene göre dişten temizlenmesi için 27 kere dişlerin durulanması gerekiyor. Gliserin filmi dişin daha kuvvetli ve sert olmasını engelleyecek şekilde diş üzerinde bir bariyer yaratabilir. Genelde küçük bir vücuda diş macununun bir oranda yutulması ile veya difüzyonla diş etlerinden kana karışmak sureti ile alınır.

Diğer kurumasını önleyen maddeler arasında sorbitol, su, xylitol (diş çürükleri ile mücadele için ekleniyor) bulunur.

Sodyum Lauril Sülfat (SLS): Köpürtücü ve yağ arındırıcı olarak kullanılır. Genelde arabaları yıkamada ve garaj zeminin temizlemede kullanılır. Aynı zamanda tüm köpüren sabun, temizlik malzemeleri, şampuanlarda bulunur. Vücud tarafından emilerek hücreleri etkileyebilir, zarar verebilir. Ağız ülseri ile bağlantsı kurulmuştur.

Kalınlaştırıcılar: Diş macununu kalınlaştırırlar. Bunlar arasında carrageenan, cellulose gum, xanthan gum bulunur.

Koruyucular: Diş macununda mikroorganizma üremesini önlerler. Böylece diş macununu buzdolabında saklamanız gerekmez. Koruyucular arasında sodyum benzoat, methyl paraben ve ethyl paraben bulunur.

Aroma: Diş macunlarındaki SLS gibi maddelerin korkunç tadı yüksek oranda tatlandırıcı madde ve aroma ile kapatılır.

Renklendiriciler: Bazı diş macunları renklendirilmezse korkunç gözükebilirler, hoşa gidecek yapay renklerle kırmızı, yeşil ve mavi dişmacunları yapılır. Titanyum dioksitle beyaz renk verilir.
Kaynak: “Cure Tooth Decay” kitabı, Ramiel Nagel http://www.curetoothdecay.com/

(1) Connett, Michael. “The Phosphate Fertilizer Industry: An Environmental Overview.” Fluoride Action Network. N.p., n.d., Web. 29 Sept. 2010 <http://www.fluoridealert.org/phosphate/overview.htm#4 >

(2) “NTEU 280 Fluoride.” NTEU 280 Home Page – EPA Headquarters. N.p., n.d. Web. 29 Sept. 2010 < http://www.nteu280.org/Issues/Fluoride/NTEU280-Fluoride.htm >

(3) “Titanium Dioxide Classified as Possibly Carcinogenic to Humans”. CCOHS: Canada’s National Centre for Occupational Health and Safety information. N.p., n.d. Web. 29 Sept. 2010. < http://www.ccohs.ca/headlines/text186.html >

(4)Kumazawa, R. “Effects of Titanium ions and particles on neutrophil function and morphology.” Biomaterials Volume 23, issue 17, Sept.2002, pages 3757-3764.

http://www.saveyoursmile.com/toothpaste/toothpaste-c.html
http://answers.yahoo.com/question/index?qid=20090107121600AAd0P50

Site Kaynağı : http://dogalanneyim.blogspot.com.tr/2011/10/toksik-dis-macunu-florur-tehlikesi.html

Florürün 8 Zararı ve Florürden Korunma Yolları


Florür tartışmalı bir madde. Düşük dozlarda diş çürümelerini engellediği için önceleri serbestçe diş macunlarına, hatta bazı ülkelerde şebeke suyuna katılırken, son yıllarda zararları faydalarından daha çok tartışılıyor.
Çin, Avusturya, Belçika, Finlandiya, Danimarka, Norveç, İsveç, Hollanda, Macaristan ve Japonya gibi bazı ülkelerde suya florür katılması yasak. Türkiye’de suya florür katılmıyor, ama pek çok ilimizin şebeke suyunda doğal olarak florür bulunuyor. Üstelik şebeke suyu tek florür kaynağı değil. Hazır meyve suyu ve gazlı içeceklerden tutun, bebek mamalarına kadar pek çok üründe florür bulunuyor.
Florür Kaynakları
Çoğu kişi florürsüz diş macunu kullanarak bu kimyasalın zararlı etkilerinden korunabileceğini düşünüyor. Ancak bazı illerimizde şebeke suyunda yüksek sayılabilecek miktarlarda florür bulunuyor.  Türkiye İçme Sularında Florürün Bölgesel Dağılımı (I) (PDF) başlıklı çalışmada, Marmara Bölgesi’nin suları incelenmiş ve bazı ilçelerde florür değerlerinin tehlikeli seviyelere çıktığını saptamış. Örneğin Kırklareli merkez ilçede sudaki florür değerlerinin, Dünya Sağlık Örgütü’nün güvenli bulduğu aralık olan 0,5 – 1.7 mg/lt.nin üzerinde olduğu saptanmış.
İşin kötüsü, oturduğunuz bölgedeki suların düşük florürlü olması da yetmiyor, çünkü tükettiğimiz pek çok hazır içecek, Türkiye’nin farklı bölgelerinde, şebeke suyundan üretiliyor. Eğer üretimin yapıldığı bölgedeki sular yüksek florür içeriyorsa, ürünü tükettiğinizde siz de florüre maruz kalıyorsunuz.
Florür kaynağı olabilecek bazı ürün ve gıdalar şöyle:
  • Florürlü diş macunu
  • Bebek maması
  • Hazır çorba
  • Tavuk bulyon
  • Teflon tava veya tencerede pişmiş gıdalar
  • Gazlı içecekler
  • Hazır meyve suları
  • Paketli ve/veya işlenmiş gıdalar
  • Anestezi kimyasalları
  • Florürlü tuz
  • Sigara
Florür neden zararlı?
1. Biyobirikim
Biyobirikim, belirli bir kimyasalın vücutta birikme eğilimine verilen teknik isim. Florür, biyobirikimli kimyasalların arasında. Sağlıklı bir kişi, her gün aldığı florürün %50 – 60’ını idrar yoluyla vücudundan atıyor. Geri kalanıysa kemiklerde ve beyinde birikiyor. Bebek ve çocuklarsa aldıkları florürün sadece %20’sini vücuttan atabiliyor. Kemiklerde biriken florür miktarı hayat boyu artış gösteriyor.
2. Üreme sistemi
Laboratuvar hayvanlarında yapılan deneylerde, yüksek dozlarda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş. ABD’de yapılan biraraştırma, şebeke suyunda 3 mg/lt. ve daha fazla florür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğünü belirlemiş. Bir başka araştırmaysa, yine yüksek florürlü bölgelerde yaşayan erkeklerde ortalamanın altında testosteron hormonu tespit etmiş.
3. Beyin (merkezi sinir sistemi)
Florürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu belgeleyen onlarca araştırma var. Florürün beyinde biriktiğine, davranış değişikliklerine yol açabildiğine ve uzun vadede Alzheimer hastalığına yol açabildiğine dair bulgular var.
İçme suyunun florürlenmesini destekleyenler, bu çalışmalarda çok yüksek dozda florür kullanıldığını savunsalar da, florürün biyobirikimli olduğunu unutmamak gerekli.
4. Düşük IQ
Çin, İran, Hindistan ve Meksika’da yapılan 24 ayrı çalışmada, vücuttaki florür miktarıyla IQ arasında ters bağıntı olduğu ortaya konmuş. İçme suyundaki 1 mg/lt. florür artışının, 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuş.
5. Erken ergenlik
Florürün merkezi sinir sistemi dışında da olumsuz etkileri var. Florür aynı zamanda pineal bezini olumsuz etkiliyor. Bu bez, pek çok başka işlevin yanı sıra, büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumlu. Yapılan araştırmalar (PDF), içme suyuna florür katılan bölgelerde kız çocukların, florür kullanılmayan bölgelere kıyasla 5 ay önce âdet gördüğünü ortaya koymuş.
6. Tiroid hormonları
Florürün tiroid bezini de olumsuz etkilediği bildiriliyor. Ukrayna’da yapılan bir çalışmada, 2,3 ml/lt. düzeyinde florürün tiroit hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiş. Hatta bu etki o kadar tutarlıymış ki, 20. yüzyıl ortalarında hipertiroidizmi (aşırı aktif tiroid bezi) olanlara florür tedavisi önerilmiş.
7. Romatizma belirtileri
Skeletal florozis, florürün kemiklerde birikmesiyle ortaya çıkan ve romatizma benzeri belirtilere yol açan bir rahatsızlık. İşin kötüsü, belirtileri romatizmayla karıştırılabildiğinden, erken safhada teşhis koyulması oldukça güç. Belirtiler ışığında doktorlar genellikle romatizmadan şüphelendikleri için, aslında son derece basit bir şekilde (florür alımını keserek) tedavi edilebilecek rahatsızlık, uzun yıllar tedavi edilmeyebiliyor.
8. Kemik erimesi
Florür, kemiklerde birikiyor. Florürün sağlık üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmalardan birine göre, içme suyuna florür katılan bölgelerdeki çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiş. Benzer şekilde, Meksika’da yapılan bir araştırma (PDF), diş macunundaki florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bağıntı olduğunu ortaya çıkarmış.
Kaynaklar:
Ann Marie Michaels, The Top 10 Dangers of Fluoride, Cheeseslave.com
Bachinskii PP, Gutsalenko OA, Naryzhniuk ND, Sidora VD, Shliakhta AI, Action of the Body Fluorine of Healthy Persons and Thyroidopathy Patients on the Function Of Hypophyseal-Thyroid SystemProblemi Endokrinologii, Cilt: 31, Sayı: 6, Kasım-Aralık, 1985, Sayfa: 25-29.
Başak Pirtini, Toksik Diş Macunu – Florür tehlikesi, Dogalanneyim.blogspot.com
Bilge Hapçıoğlu, Rian Dişçi, Leman Demir, Ender Başak, Övat Güray, Nurten Özer,Türkiye İçme Sularında Florürün Bölgesel Dağılımı (I)İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, Cilt: 26, Sayı: 4, Aralık, 1992, Sayfa: 222-23.
David B. Ast ve Edward Schlesinger, The Conclusion of a Ten-Year Study on Water Fluoridation (PDF), American Journal of Public Health and the Nation’s Health, Cilt: 46, Sayı: 3, Mart 1956, Sayfa: 265-71.
M. Teresa Alarcón-Herrera, Ignacio R Martín-Domínguez, Rodolfo Trejo-Vázquez, Sandra Rodriguez-Dozal, Well Water Fluoride, Dental Fluorosis, and Bone Fractures in the Guadiana valley of Mexico (PDF), Fluoride, Quarterly Journal of the International Society for Fluoride Research, Cilt: 34, Sayı: 2, Mayıs 2001, Sayfa: 91-160.
Phyllis J. MullenixCorresponding author contact information, Pamela K. Denbesten, Ann Schunior, William J. Kernan, Neurotoxicity of Sodium Fluoride in Rats, Neurotoxicology and Teratology, Cilt: 17, Sayı: 2, Mart-Nisan 1995, Sayfa: 169-77.
Stan C. Freni, Exposure to High Fluoride Concentrations in Drinking Water is Associated With Decreased Birth RatesJournal of Toxicology and Environmental Health, Cilt: 42, Sayı: 1, Ocak 1994, Sayfa: 109-121.
Yunpeng Ding, YanhuiGao, Huixin Sun, Hepeng Han, Wei Wang, Xiaohong Jia, Xuehui Liu, Dianjun Sun, The Relationships Between Low Levels of Urine Fluoride on Children’s İntelligence, Dental Fluorosis in Endemic Fluorosis Areas in Hulunbuir, Inner Mongolia, China, Journal of Hazardous Materials, Cilt: 186, Sayı: 2–3, Şubat 2011, Sayfa: 1942–46.

 

E-Bülten

Mail Adresimiz

ersagmugla@gmail.com

Takım Arkadaşları